🪔 Insanın Yaratılışı Ile Ilgili Ayetler Ve Anlamları
Ve O'nun ayetlerindendir yaratılışı göklerin ve yerin; ve farklılığı dillerinizin-lisanlarınızın ve renklerinizin; doğrusu bundadır mutlak ayetler bilenler için. ( ٱخْتِلَٰفُ ) htilafu kelimesi kökü ( خلف ) farklı olmak (to be different), farklılaşmak (differ), birbirinden ayrılmak (diverge) anlamındadır.
Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir. Bu ayetten açıkça anlaşılmaktadır ki, kız
İnsanıncanı iki kısımdan oluşur: Anlayış ve irade. Anlayış, iyi ile kötüyü ayırt edebilmektir. İrade ise, bu ikisi arasında bir seçim yapar. Tanrı, insanı özgür bir iradeyle yarattı. Eğer isteseydi, Adem’in içine düştüğü ayartılmayı reddedebilecek gücü vardı. Ve Adem, kendi seçimiyle düştü.
Fıtrat kâinattaki canlı, cansız her varlığın tabiatı, yaratılışı anlamına gelir. Her bir varlık kendi tabiatına göre özellikler taşır. Bu özellikler onları Yaratan tarafından verilmiştir. Zaten fıtratın “yaratılış” olarak tarif edilmesi de bundandır. Yaratılmış olan her şeye sahip olduğu özellikler, onu Yaratan tarafından verilir. Bu özellikler her
İslam’a ve Kuran’a göre Evrim Süreci. İlk İnsan: Allah Teâlâ ilk insanın Hz. Âdem olduğuna ve ondan önce hiçbir insanın olmadığını söylemiştir. İlk Yaratılış: Allah Teâlâ Hz. Ademi yoktan var ettiğini söylüyor. Yani hiçbir şey kendi kendine olmuş olamaz. Topraktan Yaratılış: Allah Teâlâ Hz.
Allah, gökleri ve yeri ve aralarındaki her şeyi altı gün içinde yarattı" (7:54). Yüzeyde bu İncil ile ilgili hesaba benzer görünebilir, bazı önemli farklılıklar vardır. "Altı gün" den söz eden ayetler Arapça kelimesini yawm (day) kullanırlar. Bu kelime, Kuran'da, her biri farklı bir zaman ölçümü anlamına gelen
Yinebu rivayetler, Kur'ân'm anlaşılma sürecinde ve Kur'ân-ı Kerîm tarihinde "orijinal tarih" olarak adlandırılabilir.2- İnsanın tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. Bu tür esbâb-ı nüzul rivayetleri, Kur'ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur'ân tarihinde "düşünülmüş tarih" olarak
İslamın Şartları İle İlgili Ayetler Ve Hadisler (Diyanet) #İslam'ın Şartları Nelerdir? Twitter Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi. Mayıs 11, 2020 01:09.
Kuran’da insanın yaratılışı ile ilgili olarak şu ürpertici bilgi de verilmiştir: Tin s, 4 : “ Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık. Tin s, 5 : “ Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne / aşağıların en aşağısına çevirip attık.”
zkHJ. İnsanın yaratılışı ile ilgili ayetler Hem yaratmayı ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Rum 27 Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım." hicr 27 Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik. Enam 98 And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden süzülüp çıkarılmış çamurdan yarattık. Müminun 12 O, sizi bir nefisten yarattı. Hem sonra onun eşini de ondan var etti. Sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa yaratıp duruyor. İşte Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur, O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl haktan çevrilirsiniz? Zümer 6 Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden erkek ve kadın sularından yarattık da onu işitici, görücü yaptık. İnsan 2 Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki yağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yapar; çünkü Allah her şeye kâdirdir Nur 45 O hakir sudan, bir insan yaratıp ona bir neseb bahşeden ve sıhriyet bağı ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter. Furkan 54 Şimdi onlara sor "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık. Saffat 11 Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken Kaf 16 / 17
Bismillahirrahmanirrahim. Enam-98 "Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik." Araf 11-12 "And olsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Adem’e secde edin! Diye emrettik. İblis’in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı. Allah, 'Sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan nedir?' dedi, 'Beni ateşten onu çamurdan yarattın, ben ondan üstünüm' cevabını verdi." Hicr 26-29 "Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık. Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım.» Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.»" Kehf-37 Arkadaşı, ona cevap vererek dedi ki "Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni eksiksiz bir insan şeklinde düzenleyen Allah’ı inkâr mı ediyorsun?" Enbiya-30 "İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?" Hac-5 "Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz düşünün ki hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan meniden, sonra bir “alaka”dan , sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan yarattık ki size kudretimizi apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da akıl, temyiz ve kuvvette tam gücünüze ulaşmanız için sizi kemale erdiriyoruz. İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hâle gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir." Müminun 12-14 "Andolsun, biz insanı, çamurdan süzülmüş bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka aşılanmış yumurta yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere iskelete çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıpyaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. " Furkan-54 "İnsanı sudan yaratarak, ona soy sop veren O'dur. Rabbin herşeye Kadir'dir." Nur-45 "Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. Ankebut 20-21 De ki 'Yeryüzünde dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah aynı şekilde ahiret yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir. Dilediğine azabeder, dilediğine merhamet eder. O'na çevrileceksiniz. Rum-27 "O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O’na göre ilk yaratmadan daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." Secde 7-9 "Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz."Zümer-6 "O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan erkek ve dişi olarak sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç kat karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk mutlak hâkimiyet yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde, nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?" Mümin-64 "Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!" Rahman 14-15 "Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. Cinleri de yalın bir ateşten yarattı. Tegabün-3 "Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nadır." Nuh 13-14 "Size ne oluyor ki, Allah'a gereken saygıyı göstermiyorsunuz? Hâlbuki, O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır." İnsan 1-3 "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi? Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık; sınamak için de onu işitir ve görür hale getirdik. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. İnfitar 6-8 "Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir? Allah ki seni yarattı, seni düzgün ve dengeli kılıp, ölçülü bir biçim verdi. Seni istediği her hangi bir şekilde parçalardan oluşturdu." Mürselat 20-22 "Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi? Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!" Alak 1-2 "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir alekadan embriyodan yarattı." Şüphesiz Allah Doğruyu Söyledi. OKU
insanın yaratılışı ile ilgili grek mitine ait birkaç söylence vardır... en cok bahsi geçen iki değişik hikayeyeden bahsetmek istiyorum ilki belki zamanlama açısından daha mantıklı görünüyor ancak ondan daha çok sevdiğim bir hikaye daha var ki, ilkini kısaca özetleyip, onu sonra uzun uzun anlatacagım..ohaa demeyin gerek yok okuyun örenin iste... hesiodos'un soylar efsanesi...bu efsane insanın tam olarak nasıl yaratıldığını açıklamaz. ..sadece yaratılmış olduğunu varsayar ve sonrasını anlatır bize...der ki hesiodos..chronus'un egemenliği sırasında, ölümsüz tanrılar ilk insan soyunu yaratmi$lar... buna "altın soy" deniyormu$.. bereketli topraklarında tanrılar gibi ya$armı$ ilk insan soyu, mutluluk içinde ya$ar, mutluluk içinde ölür, sonra toprağı ve insanlari koruyan birer minik cine dönüşürlermi$...sonra "gümüş soy"unu yaratm$ tanrılar... gümü$ soy, altın soy kadar zeki değilmi$... aptallıklarıyla başlarını derde sokar, tanrılara saygısız davranırlarmı$... zeus bunu saygısızlık olarak nitelendirmiş ve onları yeraltı cinlerine dönü$türüp toprağın altına gömmü$.."tunç soy" yaratılmış ardından...oysa yeni gelen bu soy, çok daha betermiş öncekinden.. birbirlerine saldırmaktan, savaşmaktan, öldürmekten başka yaptıkları yokmuş.. zeus'un devreye girmesine gerek kalmamış bu sefer, onlar kendi kendilerini yok etmişler ve hades'in karanlık yeraltı dünyasına göcmü$ler.."demir soy" en son gelmiş ve hala sürmekte olan soydur... yine bu efsanede denir ki, bir altıncı soy daha gelecek... saygısız, sevgisiz, yokedici bir toplum olacak ve hak kavramı ortadan kalkacak, güçlüler kazanacak, güçsüzler ölüme mahkum olacak. pek de yanılmamış galiba... 6. soy geldi mi, ne dersiniz? ovidius'un metaporphoses adlı yapıtındaki anlatısıaşklarıyla olympos çevresinde oldukça ünlü olan zeus, kız kardeşi demeter'e kaptırmış gönlünü, onunla beraber olmuş ve güzeller güzeli kore doğmuş..kore, daha sonra yeraltı tanrıçası olduğunda ismi persephone olacak...bu da başka bir hikaye kore, güzelliğinin yanı sıra son derece alımlı, kibar, zeki ve güleryüzlü bir kızmış. iflah olmaz çapkın zeus, tutup kendi kızına aşık olmuş bu güzelliği gördüğünde. aklı fikri kore ile beraber olabilmekteymiş.. bir gün onu yalnız başına ormanda otururken gördüğünde, fırsat bu fırsat demiş, bir yılana dönüşmüş ve onunla beraber olmuş. kore, zagreus'a hamile kalmış. o sıralar zeus'un gözdesi, en sevdiği kore olduğu için, oğlu zagreus'un da ayrı bir önemi varmış zeus için.. onu deliler gibi seviyor, koruyor, kolluyormuş. ancak zeus'un onu sevdiğinden çok nefret ediyormuş kıskanç hera zagreus'tan... hera'nın hışmından korkan zeus, bir mağaraya saklamış oğlunu. zamanında kendisini büyütmüş olan kuretlere emanet etmiş onu. hera veya onun saldığı adamları yaklaşacak olursa, korkunç sesler çıkarıp onları korkutmalarını ve aynı zamanda bebek sesini bastırmalarını iyice tembihlemiş. ancak hera'nın öfkesi öyle büyükmüş ki, zagreus'u bulamayınca titanları çağırmış kendisine yardıma.. titanlar bebeği bulmuşlar kuretlerin sakladığı mağarada... ancak bebek zagreus korkmuş dev titanlardan ve mağaranın daracık dibine saklanmış...titanlar bir ayna getirmeyi akıl etmişler mağaranın girişine. zagreus kendi aksini görünce aynada, meraka kapılıp dışarı çıkmış.. işte o anda üzerine atılmışlar bebeciğin titanlar ve onu paramparça edip etlerini yemişler. geriye sadece kemikleri kalmış...bunu duyan zeus öfkesinden deliye dönmüş ve şimşeklerini göndermiş titanların üzerine... oracıkta küle dönüşmüş titanlar ve zagreus'un kemikleri... zaman geçmiş, yağmurlar yağmış. yağmur suları çamura dönüştürmüş zagreus ve titanların küllerini...prometheus gelmiş sonra. kendisi bir titan olduğu halde, zeus'a karşı savaşmayı kabul etmedikleri için kardeşi epimetheus ile prometheus, tartaros'a gönderilmemiş, zeus tarafından insanın yaratılışında görevlendirilmişlerdir.prometheus, şekil vermiş bu çamura... insan bedenini yaratmış... o sırada oradan geçmekte olan tanrıça athena, prometheus'un eserine hayran kalmış ve çamura hayat üflemiş. işte ilk insan böyle yaratılmış... zagreus'un saflığı, temizliği, iyiliği ve güzelliği ile titanların kötülüğü ve çirkinliğinin bir karışımı... insanın içinde hem iyilik hem kötülük bulunması bundan olsa gerek zaman geçmiş köprülerin ardindan coook sular akmiş insanoğlu çoğalmaya başlamış... bu kısım da mitolojinin birçok yerinde olduğu gibi oldukça kafa karıştırıcı. çünkü birazdan göreceğimiz pandora, ilk kadın ölümlüdür. demek ki pandora gelene kadar insanlar, yani erkek bireyler, bir şekilde kendi başlarına çoğalmayı başarmışlar... nasıl? bu da mitolojinin bilinmezlerinden biri insanoğlu yaratıldığında prometheus kardeşi epimetheus'a der ki, "şimdi de sen bu ölümlü canlıların sıfatlarını dağitiver bilaaderim..." epimetheus başlamış onlara iyi kotu özellikler vermeye... en son sıra insana bir bakmış ki, elindeki bütün güzel sıfatları dağıtmış, insana verecek birşey kalmamış! işte tam bu can alıcı noktada, prometheus'un "ileri görüşlü / önceden gören", epimetheus'un "geri görüşlü / sonradan gören" anlamlarına geldiğini belirtmemde fayda var sanırım prometheus yetişmiş o anda ve insana iki ayağı üzerinde durma yetisi, ateşi ve bunu kullanacak zekayı vermekte karar kılmış...ne verseydiki daha adam olana cokhh bile..insanlar gelişmeye başlamışlar... zeus karışmış orda hemen işin içine... demiş ki, biz tanrılara tapınmayı öğrensin bu insanoğlu.. "bana, kurban ettiğiniz her hayvanın bir parçasını vereceksiniz... hangi parça olduğuna ben karar vereceğim. haydi kurban edin bana şurda duran koyunu" diye buyurmuş...prometheus insanlara yardımcı olmuş hemen... ölümsüz bir tanrının, insanoğlunun yiyeceğine kendisini ortak koşuyor olmasına öfkelenmiş ve bir oyun oynamış zeus'a... kurban etinin en güzel parçalarını iskembenin içine doldurmuş... en kötü kısımlarla kemiklerin üstünü bir güzel örtmüş yağlarla... insanlar demişler ki , "buyur seç bakalım, hangi parçaları sana verelim kurban ettiğimiz hayvanlardan, ulu zeus?" zeus şöyle bir bakmış, "o iğrenç işkembeyi ben ne yapayım, şu yağlarla kaplı semiz etleri seçiyorum" demiş... ancak bir bakmış ki yağların altında kemik dolu. çok öfkelenmiş zeus... kendisini aldatmış olan insanlara ve prometheus'a çok içerlemiş hatta bi köşeye çekilmiş hirsinden ağlamiş garibim.. bir tanrı olarak oyuna getirilmeyi hazmedemiyormuş ama, kararı kesin olmak zorundaymış tanrının; hayır bunu beğenmedim diğerini alacağım diyemezmiş...tanrıların tanrısı, üçkağıda gelmiş olmayı yedirememiş kendisine, ve onlara ceza olsun diye ellerinden ateşi geri almış ve baldiri ciplak sekilde birakmiş insanoglunu.... prometheus yine yetişmiş hiziraleyhisselam gibi imdadına insanların.. gitmiş tanrısal ateşten bir parça çalmış, onlara vermiş...prometheus gostermis yine delikanliligini...işte böylesine insan dostudur, mitolojinin ilk asisi olan prometheus..hep insanlar için çalışmış, savaşmıştır. tanrıları hep son derece sıkıcı ve adaletsiz bulmuştur..zeus, prometheus'u cezalandırmaya karar vermiş. hephaistos'a onu kafkas dağlarına zincirlemesini emretmiş. ..cezası çok ağırmış kolları iki yana açılmış şekilde zincire vurulan prometheus'un karaciğerini gündüz boyunca bir kartal didikleyerek yiyor, sonra ciğeri gece boyunca yeniden büyüyormuş. büyük acılar çeken prometheus bu cezaya sonsuza dek çarptırılmış, zira kendisi ölümsüzdür..banane olm ben ölümsüzüm diyerekden zeusu çileden çikartiyormu$..prometheus delikanli oldugu kadar espiliymişde..sonunda prometheus yeniden özgürlüğüne kavuşmuş.. ama nasıl, işte bu kesin olarak bilinmiyor... bazı kaynaklara göre, hercules kurtarmış onu... bazıları ise, zeus'un onu affettiğini söyler... çünkü, zeus yine gönlünü yeni bir aşka, su perisi thetis'e kaptırdığında, prometheus bunu görüp, "thetis'in doğuracağı çocuk babasından çok daha kuvvetli ve iktidar sahibi olacak, sakın onla beraber olma" demiş hatırlatma prometheus=önceden gören... sanırım bir nevi kahinlik de sayılıyor bu... ve zeus onun zincirlerini çözmüş...ardından insanlar arasındaki yaşamına devam eden prometheus, zeus'un hala kendisine bir kötülük yapabileceğini biliyormuş. bkz. üst satırdaki hatırlatma bu yüzden kardeşi epimetheus'u uyarmış "sakın tanrılardan hediye kabul etme !" ancak günün birinde epimetheus, bir tanrı hediyesini kabul edivermiş! güzeller güzeli pandora imiş bu hediye... ilk dişi insan, ilk ölümlü kadın... epimetheus görür görmez aşık olmuş pandora'ya ve onu geri yollayamamış..pandora yanında bir kutu getirmiş... prometheus demiş ki kardeşine, "beni dinlemedin, hediyeyi kabul ettin, ama bari şu kutuyu sakın açma! başımıza bir bela gelecek" fakat merakına yenilen epimetheus, yine kardeşinin öğüdüne kulak vermemiş. kutuyu açar açmaz, bütün dertler, kötülükler, üzüntüler, sıkıntılar saçılmış etrafa. prometheus hemen atlamış kutunun üstüne, kapağını kapatıvermiş. böylece tek birşey kalmış kutuda umut...umut o anda prometheus'un yönetimine girmiş... onu çok iyi korumuş prometheus ve asla gerekenden fazlasını vermemiş kimseye; ve kardeşinin hatalarının sonucu, yaratmış olduğu insanoğlunu asırlar boyunca korumak, kollamak zorunda kalmış....evet ebeme sevgilerle kulaklari çinliyordur umarim... olympos tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık prometheus'ta kurnazlık ve zeka vardı. titanların meşhur isyanları sırasında tarafsız davranan bir titan olduğu halde baş tanrı kendisine başkaldırmadığı, tersine saygı gösterdiği için prometheus'u olympos'a ölmezler arasına kabul etmişti. fakat kendi ırkını mahveden zeus'a karşı içinde büyük bir kin ve öfke olan prometheus, tanrılarını inkar edecek, onları hiçe sayacak ve işleyecekleri kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluk'u, insanı yaratarak intikam almaya karar ilk insanı çamuru göz yaşlarıyla karıştırarak aslanın gücünü, tavusun kibrini, tilkinin kurnazlığını tavşan'ın ürkekliğini kattı. fakat insan çıplaktı, kendisini koruyacak hiç bir şeye sahip değildi. doğduğu günden itibaren acıları, üzüntüleri, ve bitmek bilmeyen ihtiyaçları başlıyordu. ilk insan çiğ meyvalarla, kanlı etlerle beslenip, elbise yerine bitkilerin yapraklarına sarılıyorlardı. güneşin faydalarını bilmeden kendilerini karanlık oyuklarda saklıyorlardı. yarattığı mahluklara acıyan prometheus insanları daha iyi bir şekilde yaşatabilmek, vahşi hayvanlara karşı etkili silahlarla koruyabilmek, toprağı sürmeye yarayacak gerekli aletleri elde edebilmek için onlara madenleri işlemeyi ve ateşi vermeye karar baştan başa oyuk fakat yanabilir bir özle kaplı olan ferule "şeytantersi ağacı" denilen ağaçtan bir dal koparıp lemnos adasına gitti. hephaistos'un ateş tanrısı alevler fışkıran ocağına yaklaştı ve madenleri eriten kızgın ateşinden bir kıvılcım çaldı. elindeki sopanın özünün içine sakladı ve onu ilahi bir armağan olarak insanlara günden itibaren insanlar ateşin yardımıyla daha iyi yaşamaya başladılar. yiyeceklerini pişiriyorlar, soğuk havada ısınıyorlar, karanlık mağaralarda çıralı odunları yakarak birbirlerinin yüzlerini görüyorlardı. fakat bir süre sonra nerden geldiklerini unutarak kendilerini tanrılarla eşit tutmaya başladılar. zeus onların böyle şımarık davranacaklarını önceden tahmin ettiği için onlara ateşi vermemişti. kendi haberi olmaksızın insanlara ateşi hediye ettiği ve onları şımarttığı için prometheus'a kızarak onu kafkas dağlarının en yüksek tepesine gönderdi ve ateşin, sanayinin tanrısı hephaistos'tan onu yalçın kayalara çakmasını istedi. ilahi demirci istemeyerk zeus'un bu emirine boyun eğdi ve prometheus'un kollarına ayaklarına kırılmaz zincirler geçirerek onları sıkıca kayalara çaktı. prometheus'un cezası bununlada kalmadı..her sabah, kocaman bir kartal kanatlarını açarak süzülüyor ve gelip prometheus'un ciğerlerini yiyordu. bu vahşi hayvan sivri tırnaklarını prometheus'un göğsüne batırıyor ve korkunç gagası ile ciğerini didikliyordu. akşama kadar yediği ciğer, gece sabaha kadar tekrar bitiyor, çoğalıyor eski haline geliyordu. bu işkence tam bin sene sürecekti. fakat otuz sene sonra zeus prometheus'a acıdı ve onu affederek tekrar ölümsüzler arasına olympos dağına aldı. dünyanın yaratılışı gök boşluğu, ıssızlık, hava. deniz. çepçevre hiçlik. karanlık. ilk ürperiş. aydınlığı yaran ilk söz kuihi – kuaha. kurusun toprak, çekilsin deniz. güneş gelir, büyük aydınlık; ay gelir, küçük aydınlık; yıldızlar gelir. kuihi – kuaha. gelir make-make. ilk insan. paskalya adası söylencesi, çeviri sait maden sümer mitolojisi şöyle diyo dişi tanrılar doğduktan sonra tanrılar geçim sıkıntısı çekmeye sızlarar ve isterler ki enki buna bir çare enki o sırada derin bir uykuya dalmıştır, yakarışları anası deniz dertlerini enki'ye iletir ve enki de onların hayatlarını kolaylaştırmak için en usta sanatkarları ortaya kil ve çamurdan insan dini kaynaklarda şu sekilde yeralır sumer'de tanrılar, özellikle dişi tanrılar çoğalmaya başlayınca işlerin çokluğundan, yiyeceklerini hazırlamanın zorluğundan yakınıyorlar ve bütün tanrıları var eden deniz tanrıçası nammu'ya bir çare bulması için yalvarıyorlar. o da bilgelik tanrısına bilgeliğini ve marifetini göstermesini söylüyor. bilgelik tanrısı yumuşak kilden şekiller yapıyor ve tanrıçaya sesleniyor "ey annem! adını vereceğin yaratık oldu,/onun üzerine tanrılann görüntüsünü koy 30,/dipsiz suyun çamurunu karıştır,/kol ve bacakları meydana getir./ey annem! yeni doğanın kaderini söyle!/işte o bir insan!" bu iş esnasında bütün tanrıların annesi, yer tanrıçası, doğum tanrıçası ve bilgelik tanrısı olmak üzere 4 tanrı birlikte bulunuyorlar. tevrat tekvin 2-7 "rab allah yerin toprağından adamı yaptı ve onun yüzüne hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu." tevrat'ta insanın yaratılışı iki türlü anlatılmış tekvin bap 1 26 "allah yeri, göğü, yıldızlan, bitkileri hayvanları yarattıktan sonra allah dedi 'suretimizde benzeyişimize göre insan yapalım! o yeryüzünde her şeye hâkim olsun.' ve allah insanı kendi suretinde yarattı ve onları erkek ve dişi olarak yarattı." böylece yaratılmanın son günü; 6. gün bitiyor. talmud'a göre bu ilk adem'le birlikte yaratılan kadının adı lilith'dir. bu kadın kendini adem'le eşit görüp, onun sözünü dinlememiş ve bir dişi cin olmuş, erkeklere sataşmaya başlamış. yakaladığı bir erkeği bırakmazmış. özellikle ayın yedinci günü erkekler için büyük tehlike imiş. bu lilith, sumer aşk tanrıçası inanna'nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen bir cinin adı. bkz. hartmut schmökel, das land sumer, stuttgart, 1962, allah daha sonra adem'i topraktan, karısını da kaburgasından yaratıyor. görüldüğü gibi tevrat'ta insan altıncı günde erkek ve dişi olarak yaratıldığı halde, tekrar erkek çamurdan, kadın onun kaburgasindan yaratılıyor. tevrat'ta birbirinden ayrı iki yaratılış efsanesini özetleyecek olursak tekvin, bap 131 yaratılış altı günde oluyor. birinci günde tanrı gökleri ve yeri yaratıyor, gece ve gündüzü meydana getiriyor. ikinci gün, suları ayıran bir kubbe yapıyor ve bu kubbeye, tanrı, gök diyor.. üçüncü gün, suların altından toprağı çıkarıyor, ona, yer diyor. suları bir yere toplayarak onlara deniz diyor. yerden ağaçlar, bitkiler çıkartıyor. dördüncü gün, gökkubbesinde güneş, ay ve yıldızları yapıyor. halbuki birinci günde gök ve yer yaratılmış, gece ve gündüz güneş ve ay'sız meydana gelmiş, hatta ikinci günde bitkiler ve ağaçlar bile çıkmıştı. beşinci gün, suda yaşayam hayvanlarla kuşlar yaratılıyor. altıncı gün sığırlar, sürüngenler, yerde yaşayan bütün hayvanlar yaratılıyor. yaratılan bütün hayvanlara egemen olması için tanrı, insanı kendi görünüşünde ve erkek, dişi olarak yaratıyor. ve onlara, "çoğalın!" diyor. böylece, altıncı günde yaratma bitiyor. yedinci gün tanrı dinleniyor. bap 24'ten itibaren, yaratma değişik olarak anlatılıyor. yukarıda, her türlü bitki ve insan çift olarak yaratıldığı halde, burada yağmur henüz yağmadığı için, bir kır otu ve fıdanı yoktu, deniyor. yerden bir buğu yükseliyor ve tanrı yerin toprağından adam'ı yapıp hayat nefesini üflüyor. ve adam; yaşayan can oluyor. bundan sonra, tanrı, doğuda aden'de bir bahçe yapıyor, adam'ı oraya koyuyor ve o yalnız kalmasın diye, kaburgasından kadını yaratıyor. bu gösteriyor ki, bu hikâye iki ayrı kaynaktan alınmış. ikincisi sumerlilere dayanıyor. ilginç olanı, babilliler daha sonra yaşamış olmalarına rağmen, onların yaratılış efsanesinden iz olmaması. kuran'da insanın yaratılışı çeşitli surelerde değişik tarzda geçiyor mü'minun suresi, ayet 12 "insanı süzme çamurdan yarattık." rahman suresi, ayet 14 "allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı." âli imran suresi, ayet 19 "allah'ın nezdinde isa'nın durumu adem'in durumu gibidir. allah onu topraktan yarattı." secde suresi, ayet 7 "o ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır." en'âm suresi, ayet 2 "çünkü bizi çamurdan yaratan, ölüm zamanını takdir eden ancak odur." hâcc suresi, ayet 5 "ey insanlar! şunu bilin ki, biz sizi topraktan, nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra hilkati belirsiz bir lokma et parçasından yarattık. hicr suresi, ayet 26 "ant olsun ki, biz insanı pişmiş kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık." bu ayetin diğer bir çevirisi de; "ant olsun ki, insanı balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık." ayet 27-28 "rabbin meleklere, 'ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım, onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın' demişti." ayet 30-31 "bunun üzerine, iblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. allah, 'ey iblis! seni secde edenlerle beraber olmakta alıkoyan nedir?' dedi." ayet 33 "'balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem' dedi." ayet 34 "'öyle ise defol oradan sen artık kovulmuş birisin, doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır dedi." bu ayetlerde de görüldüğü gibi, şeytan aslında bir melek, ama 'itaatsiz' bir melek. görüldüğü gibi her üç dinde de insan çamurdan yaratılmış. fakat sumer'de insanın yaratılma nedeni ve nasıl yaratıldığı aynntılı olarak anlatılmış. r. cooper kitabının 209. sayfasında150 yıl önce şunlan yazmış "bir insanın çamurdan meydana geldiğine ve hayat nefesi verilerek canlandığını düşünmek, kadının erkeğin kaburgasından yaratılmış olduğıınu kabul etmek, ancak barbarların yaşadığı çağa ait olmalı. bunlara inananlar, ayın küflü peynirden yapıldığı din kitaplarında yazılsa ona da inanırlar. insanlar adem ile havva'dan üremiş olsalar bu kadar farklı ırklar nasıl meydana gelir?" tevrat'a göre yaratılış 6 bin yıl önce olmuş. hıristiyanlık da bu tarihi kabul etmiş. kur'an'da bu yok. fakat islam inanışına göre 5 bin yıl önceymiş. buna karşılık sumer kral listesine göre, 241200 yıl öncesine gidiyor. çinliler 49 bin yıl önce diyorlarınış. mısırlılara göre 13 bin yıl önce, heredot ise 17 bin yıl önce diyor. bunlara göre tek tanrılı dinlerin yaratılış başlangıcı olarak verdikleri tarihler, ne tarihsel kaynaklara, ne de biliınsel kanıtlara uyuyor. bugün 4 milyon yıl önceye ait insan fosilleri bulundu. allah-varsa eğer- neden doğrusunu yazdırtmadı acaba? kaynakça ve dipnotlar 27. tarih sumer'de başlar, 28. kur'an'da yaratılış ile ilgili diğer ayetler tevbe suresi, ayet 3 "şüphesiz ki, sizin rabbiniz gökleri ve yeri 6 günde yaratan, sonra da işleri idare ederek arşa yerleştirendir." hûd suresi, ayet 7 "o, arşı su üzerinde iken gökleri ve yeri 6 günde yaratandır." furkan suresi, ayet 59; secde suresi, ayet 4 iki ayet de aym "gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri 6 günde yaratan, sonra arşa yerleşen rahmandır." sâffât suresi, ayet 11 "ey muhammed! allaha eşkoşanlara sor! kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? aslında biz kendilerini özlü çamurdan yaratmışızdır." fussilet suresi, ayet 9, 11-12 "ey muhammed! size yeri iki günde yaratanı mı inkâr ediyorsunuz ve ona eşkoşuyorsunuz?" "sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi ve ona ve yeryüzüne 'isteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin' dedi . ikisi de 'isteyerek geldik' dediler. allah bunun üzerine 2 gün içinde 7 gök yarattı ve her göğün işini kendisine bildirdi. yakın göğü ışıklarla donattık ve bozulmaktan koruduk." burada hem allah, hem üçüncü şahıs konuşuyor! 29. kramer, the sumerians, 151. giovanni pettinato, das altorientalische menschenbild und die sumerischen und akkadischen schöpfungsmythen, heidelberg, 1971. 30. buradan anlaşılacağı üzere, sumer'de, tanrılar insanı kendi görünüşleriyle yaratmışlardı. bu da onların tanrıları insan gibi düşündüklerine bir kanıt oluyor. aynı deyimi tevrat'ta bap 127 "ve allah insanı kendi suretinde yarattı, onlan erkek ve dişi olarak yarattı." tekvin bap 96 "çünkü allah kendi suretinde adam'ı yaptı." kur'an mâide suresi, ayet 64 "yahudiler 'allah'ın eli sıkıdır' dediler. dediklerinden ötürü elleri bağlansın. lanet olsun! hayır! onun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder." âli imrân suresi, ayet 115 "doğu da batı da allah'ındır. nereye dönerseniz allah'ın yüzü oradadır." sâd suresi, ayet 71 "rabbin meleklere demişti ki, 'ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. onu tamamlayıp içine ruhumdan üfürdüğüm zaman derhal ona secdeye kapanın!' melekler toptan secde ettiler. yalnız iblis secde etmedi, zira o büyüklük tasladı, kâfirlerden oldu. allah, 'ey iblis! iki elimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir? böbürlendin mi , yoksa yücelerden mi oldun?' dedi. lblis, 'ben ondan hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın' dedi." görülüyor ki, tüm dinlerde tanrı, "insan"a benzer şekilde tarif edilmiş. ilkinin değil ama ırkın yaradılışı semavi dinlere göre akrabalar arası ilişki * ile oluşmuştur. modern tıbbın ensest sonucu doğan çocuklara ilişkin tespitlerinden hareketle, belki o yüzdendir insan ırkının defolu / hatalı olması*; savaşla / açgözlülükle kendimizi yok etmemiz. şöyle olmuştur beyle çok gelişmiş bir canlı türü var uzayda. işte her şeyi aşmış, yarmış abiler. laboratuvarda falan yeni yaşam formları üstüne çalışıyorlar sıkıntıdan. ses seda yok tabii, millet telepatiye vermiş kendini. sonra bi kaza oluyor, tüpler karışıyor, yeşil dumanlı ufak bir yangın falan... aaa bi bakıyorlar, ortaya yeni bir canlı türü çıkmış. çıkmış çıkmasına da, eleman defolu. kıllar var bedeninde, kötülüğe eğilimli, bağıra çağıra konuşuyor, yiyor içiyor sıçıyor... ee adamlar ne de olsa uzaylı, gelişmiş. hadi kaldırın çöpe atın olayı olmuyor. "lan ne yapalım bunu" falan derken, biri duvardaki dev ekranda mavi bir gezegen gösteriyor. işte okşizen var, su var falan. tamam diye düşünüyorlar kendi aralarında. bir de dişisinden yapıyorlar dedemizin*, birkaç hayvan salıyorlar ortama, "burada yaşasınlar, bizden uzak olsunlar" diye getirip bırakıyorlar. işte sonra uzay gemilerine atlayıp üç yüz yılda bir bakıyorlar, ne yapmışız, ne hale gelmişiz diye. arada bir içimizden birini seçip ayar veriyor ve bir kitap bırakıyorlar. kimseyi öldürmeyin, yalan söylemeyin, komşunun karısına sarkmayın, etek traşı olun, falan... sonra memleketleri olan gezegene dönüp, "lan iyi ki yollamışız lavukları, burada kalsalardı, bizim gezegenin de içine ederlerdi" diye sessiz kahkahalar atıyorlar telepati yoluyla. kesin böyle olmuştur. bir insan şekli yapmış tanrı bir gün çamurdan,demiş ki 'insanoğlu, türesin bu hamurdan!'düşünmüş ki ne duyar, ne hisseder bu çamur,insanoğluna çok var, yetişmez yalnız 'uçup çıkayım göklere bir ruh bulayım,çamura ruh katayım, tam bir tanrı olayım'tanrı ne yaratsaymış, şeytan da kıskanırmış,hele fırsat bulsaymış, ne korkar, çıplak tuysuz bir de köpeği varmışyabancıya vermez yüz, tepinerek demiş köpeğe 'eğer şeytan gelirse,sakın aldanmayasın,sana bir şey verirse'bir ruh bulayım diye tanrı uzaya çıkmış;tanrı ne yapmış diye, şeytan ortaya çıkmışköpek şeytanı görmüş, korkutarak köpeği süzmüş, güzel sözle 'ey köpek niçin tüysüzsün sen doğuştan?titriyor bak hep için,rahatın yok soğuktan;tanrı'nın insan'ına gel yol ver bir bakayım;senin tüysüz sırtına, altın tüyler takayım.'köpek bu söze kanmış, havlamamış şeytan'a,şeytan çamuru almış tükürmüş ilk tükrüğüyle köpekte hep boyanmış,altın tüy buldum sanmış, pis tüylere dönünce bakmış, insanı tükürüklerle,köpek de dolaşıyor, gururla pis demiş 'doyma insandan rahat bulma,nefret etsinler senden, dayaktan eksik olma!'tanrıdan kıllı imiş, atası ilk insanın,vücudu da kıllıyı, aslında oğuz-han'ın.şeytanın tükrüğünü, çevirmiş tanrı içe,insanın iç yüzünü, getirmiş tanrı ölümlü olmuş,içi hastalık dolmuş,fesat kalbini yolmuş,insan gökten dıştan insan, sakın bakıp aldanma!güdermiş içten şeytan, sakın aldanıp kanma!'' şeytanın tükrükleri içinde kalan insanoğlu,hilekar, yalancı ve kötü bu yuzden , insanın dışı temiz görünürmüş ama; şeytanın tükürükleri ile dolu olan içi, fesatla sıvanmış imiş. tanrı göklerde yaşasın diye yarattığı insanoğlunu, şeytanın bu hareketi yüzünden beğenmemiş ve yeryüzüne indirmiş. demiş ki ' git seni gözüm görmesin, git de yeryuzunde yaşa, gerektiği zaman öl ve gerektiği zaman da doğ! sen gökyuzunde olumsuz olarak yaşamaya layık bir varlık değilsin!' insanın içinde kalan şeytanın tükrükleri yüzünden hastalıklar doğmuş. bunun için de insanoğlu hastalanır iyileşir ve ölür olmuş.''bahaddin ögel - türk mitolojisi 1 - vı. türklere göre 'insan' - altay destanlarında 'insan'insanın yaratılışı paste değil alın teri de niye yazmadan bakmadıysam amk, hazır yazılmışları varmış intirnitte, çakar/yapıştırır geçerdim. bir de kabak yine insanın götünde patlamış. ne bahtsızmış la şu insanoğlu. şeytan tükürdü diye dehilenmiş bu sefer yanı, cennet, gökler derken bakalım dünyadan ne zaman yiyecek siktiri ? ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
İnsan Suresi Medine döneminde indirilmiştir. Takva sahiplerine cenneti müjdeleyen surede ahiret hayatıyla ilgili konular anlatılmaktadır. İçinde yer alan “ed-dehr” ifadesinden dolayı dehr suresi olarak da anılmaktadır. İşte okunuşu ve meali…OKUNUŞUBismillahirrahmanirrahim1. Hel eta alel'insani hıynüm mined dehri lem yekun şey'en İnna halaknel'insane min nutfetin emşacin nebteliyhi fece'alnahu semiy'an İnna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma İnna a'tedna lilkafiriyne selasile ve ağlalen ve se' İnnel'ebrare yeşrebune min ke'sin kane mizacuha kafura6. Aynen yeşrebu biha 'ıbadullahi yufecciruneha Yufune binnezri ve yehafune yevmen kane şerruhu Ve yut'ımunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve İnnema nut'ımukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la İnna nehafu min rabbina yevmen 'abusen Fevekahumullahu şerre zalikelyevmi ve lakkahum nadreten ve Ve cezahum bima saberu cenneten ve Muttekiiyne fiyha 'alel'eraiki la yerevne fiyha şemsen ve la Ve daniyeten 'aleyhim zılaluha ve zullilet kutufuha Ve yutafu 'aleyhim bianiyetin min fıddatin ve ekvabin kanet Kavariyle min fıddatin kadderuha Ve yuskavne fiyha ke'sen kane mizacuha 'Aynen fiyha tusemma Ve yetufu 'aleyhim vildanun muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu'luen Ve iza reeyte semme reeyte ne'ıymen ve mulken 'Aliyehum siyabu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullu esavire min fıddatin ve sekahum rabbuhum şeraben İnne haza kane lekum cezaen ve kane sa'yukum İnna nahnu nezzelna 'aleykelkur'ane Fasbir lihukmi rabbike ve la tutı' minhum asimen ev Veskurisme rabbike bukreten ve Ve minelleyli fescud lehu ve sebbıhhu leylen İnne haulai yuhıbbunel'acilete ve yezerune veraehum yevmen Nahnu halaknahum ve şededna esrehum ve iza şi'na beddelna emsalehum İnne hazihi tezkiretun femen şaettehaze ila rabbihi Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane 'aliymen Yudhılu men yeşau fiv rahmetihi vezzalimiyne e'adde lehum 'azaben ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla1. İnsan henüz anılır bir şey değilken yaratılmamışken üzerinden uzunca bir zaman Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki az bir sudan meniden yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür Şüphesiz biz onu ömür boyu yürüyeceği yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten Bir pınar ki Allah'ın kulları ondan içer, onu istedikleri şekilde fışkırtıp O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire Yedirdikleri kimselere şöyle derler "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz."10. "Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden o günün azabından dolayı Rabbimizden korkarız."11. Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipekten giysiler ile Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş yakıcı sıcak görürler, ne de dondurucu Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri kolayca alınacak şekilde yakınlaştırılarak Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler Gümüşten billur kaplar ki, onları ihtiyaca göre ölçüp Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden Orada bir pınar ki ona "selsebil" adı Çevrelerinde, gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler Orada, görünce sonsuznimetler ve büyük bir mülk hükümranlık Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek Onlara şöyle denecektir "Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür."23. Şüphe yok ki, Kur'an'ı sana elbette biz indirdik O halde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat Sabah akşam Rabbinin adını Gecenin bir kısmında ona secde et; geceleyin de onu uzun uzadıya tespih Şunlar inanmayanlar dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına Onları biz yarattık ve eklemlerini birbirine biz bağladık. Dilediğimizde onları yok eder yerlerine benzerlerini İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol Allah'ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap Peygamber'e hitap eden 23 - 24. âyetler onun metanetini güçlendirmeyi, peygamber olarak dinî duyarlılığını geliştirmeyi amaçlamaktadır. 27. âyet, âkıbetlerini düşünmeden kendilerini aşırı dünya tutkularına kaptıranları eleştirmekte, sure bütün bu açıklamaların bir uyarı olduğunu, isteyenin Allah'a giden yolu bulabileceğini, Allah'ın dilediğine rahmetiyle muamele edeceğini, zâlimler için de şiddetli bir azap hazırladığını bildiren açıklamalarla sona ermektedir. Bir hadiste Hz. Peygamber'in, zaman zaman cuma günleri sabah namazlarında Secde ve İnsân sûrelerini Buhârî, "Cumʿa", 10; Müslim, "Cumʿa", 64, 65, diğer bir hadiste de bir rek'atta Kıyâme ve İnsân sûrelerini Ebû Dâvûd, "Ramażân", 9 okuduğu rivayet edilmektedir. Bazı tefsirlerde, "Kim Hel etâ sûresini okursa Allah onu cennet ve ipek elbiselerle ödüllendirir"TEFSİRİİnsan kelimesi, “beşer, insan topluluğu” anlamına gelen ins kökünden türetilmiş olup akıl ve fikir sahibi, konuşarak anlaşan sosyal bir varlık türünü ifade eder Râgıb el-İsfahânî, Müfredâtü’l-Kur’ân, “ins” md.. Kur’an’da altmış beş yerde insan, on sekiz yerde ins, bir yerde de insî insanın her bir ferdi geçmekte, bir âyette “enâsî”, 230 yerde nâs şeklinde çoğul olarak yer almaktadır. İlgili âyetlerin çokluğundan da anlaşıldığı üzere Kur’an’da insan çeşitli yönleriyle ele alınmış; onun nasıl yaratıldığı, mahiyeti ve yaratılış amacı anlatılmıştır meselâ bk. Nisâ 4/1; Hac 22/5; Mü’minûn 23/12-15; Kıyâmet 75/37; ayrıca bk. İlhan Kutluer, “İnsan”, DİA, XXII, 320-323.Kıyâmet sûresinin son âyetlerinin devamı mahiyetindeki bu âyetlerde öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden insana, onun varlık alanına çıkmazdan önceki hiçliği, aslı ve yaratılış aşamaları hatırlatılarak bundan ibret alması ve ders çıkarması istenmiştir. İlk âyetteki hîn kelimesi “sınırlı bir zaman, bir süre” anlamına gelir; dehr ise “bir vakitle sınırlanmamış mutlak zaman” demektir Râgıb el-İsfahânî, “hyn” ve “dhr” md.. Elmalılı âyetin bu kısmını şöyle açıklar “Hîn”, mutlak ve bütün zamanı değil, zamandan, az veya çok bir müddeti, vakit gibi az veya çok bir cüzü ifade eder. Burada “dehr”in başlangıcı olan âlemin yaratılışı ile insanın yaratılışı noktalarıyla sınırlıdır. Hîn kelimesinin nekre belirsiz olması ise haddi zatında sınırlı olmakla beraber, insana nazaran miktarının meçhul olduğuna işarettir. Yani, şu muhakkak ki, insan cinsi âlemin yaratılışından hayli müddet sonra yaratılmıştır. Âlemin yaratılışı ile başlayan “dehr”den, insan cinsinin yaratılmasına kadar sizin için meçhul, ama yine de bu iki nokta ile sınırlı bir müddet cereyan etmiş, insana doğru gelmiştir. Öyle ki, o müddet zarfında insan, anılır, bu nam ile tanınır bir şey olmamıştır IX, 5492-5493.Diğer yönden her bir insan, var olmazdan önce bir hiçtir; sonra babasında bir sperm ve anasında bir yumurtadır. Daha sonra bu ikisinin birleşmesiyle ana rahminde bir embriyo haline gelmektedir. Nitekim 2. âyette insanın “katışık bir nutfe”den yani ana rahminde döllenmiş yumurtadan yaratıldığı ifade buyurulmuştur. Kendisine görme, işitme gibi organlar da lutfedilen bu varlık artık yükümlülüklere muhatap ve imtihana tâbi tutulabilecek bir kıvama gelmiş olmaktadır insanın yaratılış aşamaları hakkında bilgi için bk. Hac 22/5; Mü’minûn 23/12-15; Kıyâmet 75/37.
insanın yaratılışı ile ilgili ayetler ve anlamları