🐴 Ölünün Arkasından Kaç Yasin Okunur

Başınave sakalına hânît denilen kâfur veya benzeri güzel kokulu bir şey konur. Secde yeri olan alın, burun, eller, dizler ve ayaklara da kâfur konur. Ölü kapalı bir mekânda yıkanmalı, yıkayan ve yardım edenden başka kimse görmemelidir. Bir ölüyü ona en yakın olan biri veya takvâ sahibi güvenilir bir kimse yıkamalıdır. SCıreve duaları n latin harfleri ile okunmasında dikkat edilecek hususlar: a : İnce ve uzun okunur. Bismillahi gibi. a : Kalı n ve uzun okunur. Taami, yüsra gibi. Cı : İnce ve uzun okunur. İ nnehCı , lehü gibi. O : Kalın ve uzun okunur. ROhu gibi. 1 : İnce ve uzun okunur. Hamid ün, ' ıl mihl gibi . 1 : Kalı n ve uzun (ıy} gibi ALLAHdiyorki sen ÖLÜ,lere duyuramazsın peygamberimiz AYET okumamıştır içinden geldiği şekliyle ölüler için DUA etmiştir,,, YASİN ve diğer ayetler ÖLÜYE okunmaz,,,ölünün sebebi ile oraya toplananlara faydası olsun diye ikram olarak okunur tabiki bu hen Ölenlerinarkasından ne okunur? Ölen kişi defnedildikten sonra yakınları Yasin, Tebareke, Amenerrasulü ve Rad surelerini okuyabilir. Dünyada bıraktıkları kimselerin onun adına yapacakları hayırdan ölen kimse faydalanabilecektir. Ölü kişiye dua ve sure okumak faydalı iken hatim indirmek daha efdaldir. C Ölen Kişinin Arkasından Yapılacak En İyi Hayır. Her iyilik insanın kendi nefsi için iyiliktir. Her kötülük de insanın kendi nefsi için kötülüktür. (Kaynak Kuran) Dolayısı ile yaptığınız bir iyiliğin karşılığını birine bağışlama gibi bir seçenek olmadığı sonucuna kolayca varabilirsiniz. YASİN ÖLÜNÜN ARKASINDAN MI OKUNUR ? Kuran, Allah tarafından insanlara, peygamberimiz vasıtasıyla bir uyarı ve müjde olsun diye indirilmiştir. Bizim kul olarak yapacağımız, Kuran`ı okumak, incelemek, anlayıp hayatımıza geçirmek olmalıdır. Kuran`ı okuyarak Allah`ın bizden neyi yapmamızı, neyi de yapmamamız gerektiğini Yasin Suresi faziletleri bakımından oldukça önemli bir suredir. Kur'an-ı Kerim'in kalbi olarak nitelendirilmektedir. Yasin Suresi Namazda Okunur mu?. Yasin suresi Kuran-ı Kerim'de yer alan Kürtalfabeleri, Kürt dillerinin yazılması için kullanılan yazı sistemleridir. Günümüzde çoğunlukla kullanılan iki sistem vardır (Bedirhan alfabesi ve Sorani alfabesi). Türkiye'deki Kürtler tarafından kullanılan şekli 1932 yılında, Celadet Ali Bedirhan tarafından Latin alfabesinden uyarlanmıştır. [kaynak belirtilmeli Cenaze Namazında Okunan Dualar: – İmam ve cemaat gizlice sübhaneke’yi okurlar. Sübhaneke’de diğer namazlarda okunmayan “ve celle senâük” cümlesi de okunur. ve lâ ilâhe ğayrük. – Sübhaneke okunduktan sonra eller kaldırılmadan imam açıktan, cemaat da gizlice “Allahü Ekber” diyerek ikinci tekbiri alırlar. Hem O4TQwP. Ölen kişiye hangi zikir çekilir?Ölen kişi defnedildikten sonra yakınları Yasin, Tebareke, Amenerrasulü ve Rad surelerini okuyabilir. Dünyada bıraktıkları kimselerin onun adına yapacakları hayırdan ölen kimse arkasından hayır yapılır mı?Hanefîlere göre, insan yaptığı amelin sevabını başkasına bağışlayabilir. İster namaz olsun, ister oruç olsun, ister sadaka ve benzeri şeyler olsun fark etmez. Bunların sevabını ölüye bağışlamak, kendi sevabından bir şey eksiltmez. Hanbelîlere göre, kabrin yanında Kur'an okumakta bir sakınca çekilirken ne denir?Tesbih çekmek namazlardan sonra 33 kez subhanallah, 33 kez elhamdülillah ve 33 kez Allahu Ekber denilerek yapılmaktadır. Toplamda 99 tesbih tanesi çekilerek arkasından dua edilir. Tesbih Çekilirken Ne Söylenir? Tesbih çekilirken namazlardan sonra 33 kez subhanallah, 33 kez elhamdülillah ve 33 kez Allahu Ekber edenin 40 ında ne yapılır?Ölünün 40. ve 52. gecelerinde "eza"ların kemiklerin, organların dağıldığına, ruhun acı çektiğine inanıldığı için yapılan dua ve verilen yemeklerle ölünün acısının azaltılacağı düşünülür. Yemeğe erkek ve kadınlar katılır, hoca tarafından Kur'an okunarak dua sonra ruh ailesini görür mü?İbn-i Ebi Dünya, Amr bin Dinar'dan rivayet ettiğine göre “Her ölen kendisinden sonra ailesinde olacağı her şeyi bilir. Onlar onu yıkarken, kefenlerken o hep onlara bakıyor.” arkasından 7 gün ne okunur?Ölüye yedi gün devamlı Kur'ân-ı Kerim okunur. Cenazenin toprağa verildiği yedinci gün “yedisi” okunur. Yöre halkı bunu, “Yedi gün cenazenin kefeni ıslaktır.” şeklinde ifade çıkan evde neler yapılır neler yapılmaz?Kesinlikle ölünün arkasından yas tutulmaz, ölünün acı çektiğine inanılır. Cenaze çıkan ev süpürülmez. Evde bırakılan yemek ve içecekler Azrail'in kılıcı değdi inancıyla yenmez, dökülür. Ölü evinde yedi gün yemek yapılmaz. Giriş Yap & Kayıt Ol MANEVİ HAYAT Anasayfa > İslamiyet > Dini bilgiler > Ölmüşlerin arkasindan hangi dua okunur? Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve Beyza tarafından 24 Haziran 2013 başlatılmıştır. Beyza Moderatör Ölünün arkasından okunan dualar nelerdir 1- Ölünün borcunun ödenmesi Bir kişi öldüğünde başkalarının onun hakkında yapabilecekleri hatta yapmaları gereken en önemli işlerden birisi varsa o kişinin borçlarını ödemek ve böylece onun üzerinden kul haklarının kalkmasını temin etmektir. Çünkü hadisteki ifadesiyle "Mü'minin ruhu Bundan dolayı borçlu olarak ölen kişi şayet miras olarak bir şeyler bırakmışsa ondan borçları Böylelikle ölünün borcunun ödenmesi kendine fayda verip borçtan kurtulmasına sebep olur. Burada mâlî borçlarının ödenmesinde borcu ödeyen kişinin ölünün bir yakını olması şart değildir. Kim öderse ödesin ölen kişi kurtulmuş 2- Dua ve istiğfar Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Nitekim; "Ey Allah'ın Resulü anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye soran Ebû Ubeyd Mâlik İbn Rabîa es-Sâidî Peygamber Efendimiz "Evet vardır. Onlara dua onlar için Allah'tan istiğfar günahlarının affedilmesini talep etmek onlardan sonra -vasiyetlerini yerine getirmek anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak."83 cevabını vermiştir. Yine "Onlardan sonra gelenler şöyle derler Rabbimiz bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla..."84 gibi ayetler cenaze namazı dua ve istiğfarın ölülere fayda vereceğini ispat Bu mevzudaki ayet ve hadis-i şerifleri86 göz önünde bulunduran ilim adamları ölü için yapılan dua ve istiğfarın ölüye fayda vereceğinde. Ancak kendisi için dua edilen kimsenin mü'min olması Zira imanı olmayanlara hiçbir şey fayda vermez. Zaten onlar için dua etmek de meşru İmam Eş'ari'ye göre "Hadisçiler ile Ehl-i Sünnet'in çoğunluğu dua ile sadakanın Müslümanlar için ölümlerinden sonra fayda vereceğini kabul Öyleyse dua meşru ve Bu mevzuda bilinen en meşhur hadis-i şeriflerden biri olarak Müslim'de Ebu Hüreyre rivayet edilen bir hadis-i şerifte "insan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey bunları yapan üç kişi müstesna Sadaka-i cariye bırakan veya istifade edilen bir ilim bırakan veya kendine dua edecek salih evlat bırakan"91 buyurulmaktadır. Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre a- Sadaka-i cariye denilen insanların istifade edebileceği yol köprü cami çeşme mescit ve vakıf müesseseleri ile bunları en verimli ve hayırlı şekilde kullanacak nesillerin yetişmesi içinde okul ve öğrencilerin barınabilecekleri yurt gibi müesseseler yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe -Peygamber Efendimiz'in beyanları çerçevesinde- iyi bir çığıra vesile olunduğu için kıyamete kadar orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir. b- İlim erbabının bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. Alim kapasitesine göre bunlardan mükafatını alır. Ayrıca ilim erbabına sahip çıkma ve onların kitap defter yiyecek ve giyeceğini temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır. c- Ölen kişi giden ruh ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek hayırlı bir evlat ister. Ancak bıraktıkları böyle bir nesildir ki ahiret hesabına onlara yararlı olacaktır. Yoksa ölü ne helva lokma yemek; ne yedinci kırkıncı ve elli ikinci gece ne mevlit ne paralı hatim ne telkin ne devir ne de duvara asılacak eski bir resim bekler. 3- Sadaka vermek Sadakanın da ölen kişiye faydası olduğu mevzuunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber buna delalet eden hadisleri92 İbn Abbas rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır "Bir adam gelerek "Ey Allah'ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu? diye sordu. Peygamberimiz "Evet" deyince adam; "Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum onu annem için tasadduk ediyorum" Verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak olduğu Sa'd İbn Ubâde hadisinde ise ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdal olduğu beyan edilmektedir. Sa'd şöyle anlatır "Ey Allah'ın Resulü dedim annem vefat etti onun adına yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?" Peygamber Efendimiz "su" buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve "Bu kuyu Sa'd'ın annesi için dedi."96 Bu hadis-i şerif de ölü adına hayır yapılabileceğini gösteren delillerdendir. Nesâî'nin rivayetinde Sa'd önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar. Cevap müspet olunca hangi sadakanın efdal olduğunu sorar. Bunun üzerine "su" cevabını Nafile olarak sadaka vermek isteyenlerin bütün inananlara mü'min ve mü'minelere niyet etmesi en faziletlisidir. Çünkü bunun sevabı onlara ulaşır kendisinin sevabından da herhangi bir şey 4- Ölenin borcu olan oruçlarının geride kalan akrabaları tarafından tutulması Üzerinde Ramazana ait kaza orucu bulunduğu halde ölen kimse ile ilgili iki durum söz konusudur a Vakit darlığı hastalık sefer ve oruç tutmaktan âciz olmak gibi özürler sebebiyle oruç tutma imkanını elde edemeden ölmüş olmak Alimlerin ekserisine göre bunların her hangi bir kusuru olmadığı için hiç bir şey gerekmez günahkâr olmaları da söz konusu değildir. Çünkü bu oruç ölünceye kadar tutma imkanını elde edemediği bir farzdır. Dolayısıyla hacda olduğu gibi hükmü bedelsiz olarak düşmüştür. Bunun için kişi hasta yahut yolcu olduğu bir durumda ölmüş ise tutamadığı orucun kazası gerekmez. b Oruç borcu olan kişi oruçlarının kazasını yapma imkanını elde ettikten sonra ölmüşse velisi onun için oruç tutamaz. Yani fakihlerin ekserisine göre ölünün kazası olan oruçları tutmak vacip değildir. Şafiîlere göre velisi oruç tutacak olsa sahih olmaz. Çünkü oruç halis bir beden ibadetidir. Şeriatın aslı ile farz kılınmıştır. Gerek hayatta gerekse öldükten sonra bunda vekalet ve niyabet caiz değildir. Bu yönüyle o namaz gibidir. Bir hadis-i şerifte bununla ilgili olarak "Hiçbir kimse başka bir kimse adına namaz kılamaz oruç tutamaz. Fakat onun adına her güne karşılık bir müd ülkelere göre değişen bir ölçek. Iraklılara göre 2 rıtıl sığan ölçek yani yaklaşık 18 litrelik ölçek yiyecek fakirlere yedirir." Hanbelilere göre ise velinin ölü adına oruç tutması mubahtır. Çünkü bu durum ölünün kurtuluşunu sağlamak bakımından daha ihtiyatlı bir harekettir. Beyza, 24 Haziran 2013 1 Göz Ardı Edilen İçeriği Göster Kullanıcı Adınız veya E-Posta Sitemize üye misiniz ? Hayır, Şimdi Üye Olmak İstiyorum. Evet, şifrem Şifrenizi mi unuttunuz? Beni Hatırla MANEVİ HAYAT Anasayfa > İslamiyet > Dini bilgiler > Ara Sadece Başlıklarda Ara Üye Mesajlarında İsimleri virgülle ayırın. Gönderme Zamanı Sadece bu konuyu ara Sadece bu forumda ara Konu İçinde Ara Faydalı Aramalar Son Mesajlar Daha Fazla... Anasayfa Anasayfa Hızlı Linkler Forumları Ara Son Mesajlar Menü Ana sayfa » SistemUllah » Ölünün Ardından Hangi Dualar ve Sureler Okunmalıdır? Kabir Rahatlığına Dua 100000 Hepimiz bir gün ölüp bu dünyadan göçeceğiz. Her nefis bir gün ölümü tadacaktır. Bu son değil yeni bir başlangıç olacak. Vefat eden yakınlarımızın bulundukları yerde rahat etmesini istemez misiniz? Elbette ki istersiniz. İyilikleri artsın, kabir azabı çekmesi diye ölen yakınlarımıza dualar ve sureler okumalıyız. ALLAH’ın Resulü biz ümmeti için bazı önerilerde bulunmuştur. Vefat edenlerin ardından okunacak duaları sizler için derledik. ALLAH’ın bizlere verdiği nefes son bulunca bizleri tek kurtaracak olan yaptığımız hayırlı işler ve Rabbimizi andığımız anlar olacaktır. Bu fani dünyada yaşadığımız sürece defterimizi sevapla doldurmaya başlamalıyız, sonrası için bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Bizim amellerimiz sona erer ama akrabalarımız ve dostlarımız bizi öldükten sonra da huzura erdirebilir. Kaldı ki eğer iyi bir kul vefat ettiyse, arkasında kalanlar onu hep iyiliklerle anacaktır. Ona dua edecek, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuyacaktır. Yani, işlediğimiz hayırlı işler dolaylı olarak öldükten sonra da fayda sağlayacaktır. Aksi durumda ise kötü olanı kimse anmaz, ona da dua etmez. Onun için yaşamınız boyunca iyi, hayırlı şeylere imza atmaya bakmak lazım. Ölen kişinin yakınları onun için edecekleri dua ve hayırlı işler ile onlara hala iyilik kazandırabilirler. Vefat eden kişinin defin işlemi tamamladıktan sonra akrabaları Yasin, Rad, Amenerrasulü ve Tebarek surelerini söyleyebilirler. Hayatını kaybetmiş kişi için okunacak sureler harici hatim indirmenin etkisi çok fazla olacaktır. Ölen Kişinin Ardından Hangi Dualar Okunur? Bazı din bilginleri, vefat eden kişinin ardından Kur’an-ı Kerim okumanın ardından duayı da eksik etmemelerini söylemişlerdir. O dönemlerde sahabeler neler yaptıysa söylenmiştir. Ölen kişinin ardından Fatiha okunur, Yasin Suresi ki O Yüce Kitabımızın yüreği olarak geçer. Kur’an-ı da hatim ederek o kişinin sevaplarının artmasını sağlarsınız. Özellikle Yasin okunması çok elzemdir. Çünkü okunduktan sonra yaradan Rabbimizden diğer dünya için de mutluluk istenirse Rabbimiz o kişi bağışlar. Bu dualar, sureler okunurken ALLAH için yapılmalıdır. Günümüzde maddi menfaat için yapılıyor ama bu uygun sayılmamaktadır. Yaşamını yitiren kişi artık sevap için bir şey yapamaz ama amel defterine iyilikler not edilmeye devam eder. Geride bıraktıklarımız bizi ne kadar seviyorsa biz de onlara ne kadar iyilik yaptıysak ahirette bize kurtuluş olacaktır. Bu yazıyı okuyanlar da kaybettikleri yakınları için burada okuduklarını uygulamalı ve onlara yardım etmelisiniz. Bir hadisi şerifte der ki Vefat eden kişi için namaza durduğunuzda, kalpten dualar okuyun. Başkaları bu ne işe yarayacak ki? Diye sorsa da buna cevaben, eğer ölene bir yararı olmasaydı Peygamber Efendimiz de namazı kılmaz, duayı etmez, ümmetine de bunu yapmasını söylemezdi. Vefat Eden Kişi Ardından Okunacak Tesbih ve Dualar ALLAH’ın Resulü ümmetine şöyle demiştir Eğer ki aranızdan bir kişi bu dünyadan geçerse defin için çok zaman kaybetmeyi. Mümkün olan en hızlı sürede kabirle buluşsun. Defin sonrası vefat edenin baş kısmında durun ve Fatiha’yı okuyun. Ayak tarafına geçince de Bakara’nın son bölümünü okuyun. Tavsiye edilenler Kişinin ruhu şerifleri için 1000 İhlas-ı Şerif suresiKişinin ruhu şerifleri için Tevhid “La İlahe İllallah”Kişinin ruhu şerifleri için Mülk Suresi’nin Okunması Tebareke diyede bilinirKişinin ruhu şerifleri için Yasin-i Şerif suresi Ölen Kişiye Hatim Armağan Etmenin Fazileti Ölen kişinin kabrine giderek orada Yüce Kitabımızdan ayetleri söylemek sevilen bir davranış olarak açıklanmıştır. Bütün Kur’an’ın söylenmesi ise ondan daha da çok sevilir. Bir rivayete göre Ensar, vefat edenlerin bulunduğu yerde Bakara’yı okurdu. Ayrıca Rad suresinin de okunduğu bilinmektedir. Ölen kişi için önerilen en güzel sure şüphesiz Yasin’dir ama bunun haricinde, vefat edenin kabrinde huzur bulması için Mülk Suresi de okunur. Yeni vefat edenlere okunacak dualar nelerdir? Ölen kişinin ardından okunacak dualar, Ölmüşlerimize okunacak dualar nelerdir? Ölünün arkasından okunacak en güzel duaları sizlerle paylaşarak vefat eden yakınlarımızın ardından onlara dua edelim inşallah.. Peki Ölen kişinin sonrasında yapılacak ilk iş nedir? Vefat edenler nasıl yad edilmelidir? Cenazeye gitmenin fazileti ve sevabı nedir? Cenazede okunacak dualar nelerdir? Ölü için istiğfar edilir mi? Ölülerin sonrasında dua ve istiğfar. Vefât eden bir Müslüman için ilk duâ, onun cenâze namazını kılmaktır. Fahr-i Kâinât Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- “Hangi Müslümanın cenâzesinde Allâh’a şirk koşmamış kırk kişi hazır bulunup namazını kılarsa, Allah, onların vefât eden kimse hakkındaki şefaatini mutlakâ kabul eder.” müjdesini vermişlerdir. Müslim, Cenâiz, 59 Burada zikredilen “kırk” rakamı, kalabalık insan topluluğunu ifâde etmek için kullanılmıştır. Zira bir başka hadîs-i şerîfte bu sayı için “yüz” rakamı zikredilirken,[1] diğer bir rivâyette de üç saflık bir cemaatin bulunması yeterli görülmektedir.[2] Hattâ bu son rivâyeti nakleden Mâlik bin Hübeyre -radıyallâhu anh- bir Müslümanın cenâzesine katılanları az gördüğünde, duyduğu hadîse uygun olarak hemen onları üç saf hâline getirirdi. ÖLÜ NASIL YAD EDİLMELİ? Bunun yanı sıra, Müslümanların hüsn-i şehâdetine nâil olabilmek de vefât eden kimse için büyük bir mazhariyettir. Zira Enes -radıyallâhu anh- şöyle anlatırPeygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile bazı sahâbîler beraber bulunurlarken yanlarından bir cenâze geçti. Ashâb-ı kirâmdan bazıları o cenâzeyi hayırla yâd ettiler. Bunun üzerine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-Vâcib oldu, kesinleşti!” bir cenâze daha geçti. Orada yer alanlar onun kötülüğünden bahsettiler. Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz yineVâcib oldu, kesinleşti!” buyurdular. Bunun üzerine Hz. Ömer -radıyallâhu anh-Yâ Resûlâllah, kesinleşen nedir?” diye hayretle Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-Evvel geçen cenâzeyi hayırla yâd ettiniz, bu sebeple onun Cennet’e girmesi kesinleşti. Sonrakinin de kötülüğünden bahsettiniz, onun da Cehennem’e girmesi kesinleşti. Çünkü siz mü’minler, Allâh’ın yeryüzündeki şahitlerisiniz.” buyurdular. Buhârî, Cenâiz, 86; Müslim, Cenâiz, 60 CENAZEYE GİTMENİN SEVABIDin kardeşinin cenâzesine katılarak onun namazını kılmak ve onunla birlikte kabre kadar gitmek, mü’mine büyük sevap Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır“Kim, sevâbına inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek bir Müslümanın cenâzesi ile beraber gider ve namazı kılınıp gömülünceye kadar beklerse, her biri Uhud Dağı kadar olan iki kırat[3] sevapla döner. Kim de cenâze namazını kılar, defnedilmeden evvel ayrılırsa bir kırat sevapla döner.” Buhârî, Îman, 35 Başlıklar1 Ölülerin arkasından okunacak Yeni vefat edenlere okunacak Ölüye dua Ölen kişinin ardından okunacak Ölmüşlerimize okunacak Ölünün arkasından okunacak en güzel Kabir rahatlığı için Ölüye dua nasıl gönderilir? Ölülerle konuşmak için Yeni vefat edenlere okunacak Kabir rahatlığı için Ölen kişinin kabir azabı çekmemesi için okunacak Ölüye dua Ölünün arkasından okunacak en güzel Ölen kişinin ardından okunacak Perşembe günü ölülere okunacak Ölünün arkasından okunacak dua ve tesbihler Ölülerin arkasından okunacak dualar Bir gün Abdullah bin Ömer, Sad bin Ebî Vakkâs ile otururken yanlarına Habbâb bin Eret gelir veAbdullah! Baksana Ebû Hüreyre ne diyor!” diye bu hadîsi üzerine Hazret-i Abdullah, Habbâb’ı, bu hadîsi araştırmak için Hazret-i Âişe Vâlidemiz’e göndererek; “Bunu ondan sorup gel!” gidince Abdullah yerden bir avuç çakıl taşı alır; sinirli bir biçimde taşları elinde evirip çevirmeye başlar. Bir müddet sonra Habbâb, Hazret-i Âişe’nin;“Ebû Hüreyre doğru söylüyor; ben de Resûlullâh’ın öyle buyurduğunu işittim.” dediğini haber sefer, vaktinde değerlendiremediği sevap fırsatlarına hayıflanan Abdullah bin Ömer, elindeki taşları yere fırlatır veDesene biz çok kırat kaçırdık!” diye teessürünü ifâde eder. Müslim, Cenâiz, 56 Burada vaad edilen sevâbın miktar ve ölçüsü, -Allâhu alem- kesin bir sınır tâyin etmekten ziyâde, cenâze teşyîinin fazîletini beyân etmek için olmalıdır. Zira Cenâb-ı Hak, yapılan amellere, kalplerdeki niyet ve samimiyetin seviyesine göre ecir lûtfeder. CENAZEDE OKUNAN DUALAR“Cenâze namazı kıldığınız zaman, ölen kimseye ihlâsla duâ ediniz!”[4] buyuran Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bu hususta da ümmetine en güzel bir örnek teşkil etmiştir. O’nun cenâzelerde yaptığı duâlara dâir birkaç misal zikredecek olursak Ebû Abdurrahman Avf bin Mâlik -radıyallâhu anh- naklediyor“Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir cenâze namazı kıldı. O’nun şöyle duâ ettiğini duydum ve ezberledimAllâh’ım! Onu bağışla, ona rahmet et, onu azap ve sıkıntılardan koru, kusurlarını affet! Cennet’ten nasîbini ihsân et! Gireceği yeri kabrini genişlet!Onu suyla, karla ve buzla yıka! Beyaz giysileri kirden ve pisten temizler gibi onu günahlarından arındır!.. Onu Cennet’e koy, kabir ve Cehennem azâbından koru!»” Müslim, Cenâiz, 85Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-, Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in cenâze namazlarında şöyle duâ ettiğini nakletmiştirAllâh’ım! Dirilerimizi ve ölülerimizi, ufaklerimizi ve büyüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı, burada yer alanlarımızı ve bulunmayanlarımızı bağışla!Allâh’ım! Bizden hayatta bırakacaklarını İslâm üzere yaşat. Öldüreceklerini îmân ile öldür. Bizi bu cenâzede bulunmanın sevâbından mahrum etme ve ondan sonra bizi fitneye düşürme!” Tirmizî, Cenâiz, 38“Allâh’ım! Bu cenâzenin Rabbi Sen’sin, onu Sen yarattın, İslâm’a Sen hidâyet ettin. Şimdi onun rûhunu da Sen aldın. Onun gizlisini-açığını en kaliteli Sen bilirsin. Biz Sen’in huzûruna, ona şefaatçi olarak geldik; onu bağışla!” Ebû Dâvûd, Cenâiz, 56 İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhumâ- anlatıyorResûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, geceleyin bir kabre girdiler. Kendisine bir kandil yakılmıştı. Uzanmış vaziyetteki cenâzeyi kıble cihetinden aldılar ve onaMuhakkak ki sen çok duâ eden ve çok Kur’ân okuyan bir kimseydin. Allah sana rahmetini bol kılsın!»diye duâ ettiler. Sonra da üzerine dört tekbir getirdiler.” Tirmizî, Cenâiz, 62/1057 ÖLÜ İÇİN İSTİĞFARCenâb-ı Hak da mü’minlerin, geçmişleri için şöyle duâ ettiklerini haber vermektedirEy Rabbimiz! Bizi ve bizden evvel gelip geçmiş îmanlı kardeş­lerimizi bağışla; kalplerimizde, îmân edenlere karşı hiçbir kin bırak­ma! Rabbimiz! Kuşkusuz ki Sen, çok şefkatli ve çok merhametlisin.” el-Haşr, 10Vefât eden kimselerin geride kalanlardan bekledikleri en mühim şeylerden biri de kendileri için “istiğfar” edilmesidir. Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir cenâze toprağa verildiğinde, kabirdeki sorgu-suâlinin kolay olması arzusuyla meyyit için istiğfar edilmesini tavsiye buyurmuşlardır.[5] Yine Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Bakî Kabristanı’ndaki ashâbını ve Uhud şehidlerini sık sık ziyaret ederlerdi. Hazret-i Âişe Vâlidemiz’in ifâdesine göre; Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisinin yanında kaldığı her gecenin son kısmında Bakî Kabristanı’na gider, oradakilere selâm verip duâ ederdi.[6]Hattâ bir gece Cebrâil -aleyhisselâm- Peygamber Efendimiz’e gelmiş ve; “Rabbin Bakî ehline gidip onlar için istiğfar etmeni emrediyor!” buyurmuştur. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de hemen bu emre uyarak Cennetü’l-Bakî’yi ziyaret etmiştir. Müslim, Cenâiz, 103 SEVABI KESİLMEYEN ÜÇ AMELResûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardırİn­san öl­dü­ğü za­man bü­tün amel­le­ri ke­si­lir. An­cak şu üç şey bun­dan müstesnâdır Sa­da­ka-i câ­ri­ye, is­ti­fâ­de edi­len ilim ve ken­di­si­ne duâ eden ha­yır­lı ev­lât.” Müs­lim, Va­sıy­yet, 14Diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır“Öldükten sonra kulun derecesi yükseltilir. Kul−Ey Rabbim! Bu sevap nereden geldi?» diye sorar. Cenâb-ı Hak da ona−Arkanda bıraktığın hayırlı ve sâlih evlâdın senin için istiğfarda bulundu, duâ etti.» buyurur.” İbn-i Mâce, Edeb, 1; Ahmed, II, 509Dünya çapında, evlâtlar büyürken anne-babalarına muhtaçtır. Lakin hayatlarının son kısımlarında anne-babalar, evlâtlarına muhtaçtır. Vefatlarından sonra da anne-babalar, yine evlâtlarının hayır-duâlarına, kendileri için birer sadaka-i câriye olmalarına muhtaçtır. Hadîs-i şerîfte de ifâde buyrulduğu üzere sâlih evlâtlar, vefât eden anne-babaları ve geçmişleri için bir sadaka-i câriye ve rahmet vesîlesi olurlar. Lakin bunun aksine, dînî terbiyeleri ihmâl edilen evlâtlar ise anne-babaları için -Allah korusun- bir seyyie-i câriye yani devam edip giden bir günah sebebi hâline gelirler. Böyle anne-babalar, -çok muhtaç oldukları hâlde- kabirlerinde ziyaretçisiz ve yapayalnız kalırlar. Üstelik bir de;“‒Aman canım ne olacak, o daha ufak, zamanla düzelir…” denilerek kendi hâline bırakılan, Kur’ân ve Sünnet çizgisinde yetiştirilmeyen o evlâtlar, kıyâmet günü anne-babalarından dâvâcı olacak ve“‒Annem-babam beni ihmâl etti, iyi bir müslüman evlâdı olarak yetiştirmedi…” diye şikâyet edeceklerdir. Unutmayalım ki çocuklar, Cennetʼe lâyık bir sâfiyetle dünyaya gelirler. Lakin anne-babalar kendilerine ilâhî bir emânet olan çocuklarının mânevî terbiyelerini ihmâl ederlerse, o Cennet kuşlarını -Allah korusun- yanlış yerlere uçururlar! Bu sebeple, Kur’ân ve Sünnet’in engin mânâ kevserinden tatmadıkları için evlâtlarına da tattıramayan anne-babalar, büyük bir âhiret vebâliyle karşı karşıyadırlar. Bu dünya çapında anne-baba, evlâtlar, eş-dost, akraba, herkes bir arada yaşıyor. Lakin âhirette bir “yevmüʼl-fasl”yani bir “ayrılık günü” olacak. Cenâb-ı Hak Kurʼân-ı Kerîmʼde o büyük yol ayrımını haber veriyor. Cennet ehline;“Onlara merhametli Rabbʼin belirttiği selâm vardır.” Yâsîn, 58 buyuruyor. Râzı olduğu kullarını, büyük bir ikram ve iltifatla Cennetʼine dâvet edeceğini bildiriyor. Lakin aynı sülâleden de gelse, aynı toplumdan da olsa mücrimlere ise Cenâb-ı Hak; “Ey mücrimler! Ayrılın bugün!” Yâsîn, 59 buyuracak. Dünya çapındaki birliktelik, orada son bulacak. Mücrimlere Cehennem istikâmeti belki nice karı-koca birbirinden ayrı düşecek. Nice evlâtla anne-baba, farklı yolların yolcusu olacak. Dünya çapında bir arada yaşayan, lakin gönül ibreleri farklı kıblelere bakan hısım-akrabanın, konu-komşunun bir kısmı bir tarafa gidecek, bir kısmı diğer bir tarafa savrulacak. Dehşetli bir ayrılık günü vukū bulacak!.İşte o gün mahzun olmamak için, bugün hem kendi istikâmetimize dikkat etmeli, hem de bilhassa ciğerpârelerimiz olan evlâtlarımızı Allâhʼın birer emâneti bilip ufak yaşlarından bu yana mânevî terbiyeleriyle güzelce alâkadar olmalıyız. En merhametli anne-baba; evlâdını Kur’ân ve Sünnet terbiyesiyle, asıl istikbâl olan âhirete hazırlayan anne-babadır. İnsanın, evlâdına bırakabileceği en değerli mîras, güzel bir İslâm şahsiyet ve ve gençlere gösterilecek şefkat ve merhamet, hayatı yalnızca bu dünya çapından ibaretmiş gibi görerek onların karınlarını doyurup güzel elbiseler giydirmek, nefislerini eğlendirmek, ten rahatlarını elde etmek değildir. Bilâkis asıl şefkat ve merhamet, onların evvelâ ruhlarını doyurmaktır. Böylece ebedî istikbâllerini bir azap faslı olmaktan kurtarıp sonsuz bir saâdet baharı kılacak mânevî değerleri geç kalmadan şahsiyetlerine kazandırmaktır. Bu itibarla, Allâhʼa ve âhirete îmân eden merhametli bir anne-baba, evlâtlarının dünya ile âhiret saâdeti karşılaştığinde, hiç tereddüt etmeden dünyayı elinin tersiyle iter ve âhireti tercih eder. Deryayı bırakıp damlanın tâlibi olma ahmaklığına düşmez. “–Evlâtlarım bu dünya çapında tıka basa doysun da, isterse âhirette zehir-zıkkım yesin!” diyemez.“–Bugün dünyevî istikbâli gözalıcı olsun da, varsın âhirette yüzü karalardan olsun!” diyemez. Günümüzde ise evlâtların iyi bir istikbâli olsun diye dünyevî tahsillerine büyük bir özen verilip bu yolda gereken “vakit, nakit ve emek” oldukça fazla sarf edilirken, onların ebedî saâdetini temine medâr olacak dînî tahsillerine ise -ne yazık ki- lüzûmu kadar özen verilmiyor. Dünyevî diplomalar yanında, uhrevî diplomalara dikkat edilmiyor. Çocukları yaz tatilinde bir-iki aylığına kalabalık bir câmiye göndermek, kâfî zannediliyor. Hâlbuki dînî tahsili bu kadar basit görmek, kalpteki îman zaafının acı bir göstergesidir. ANNE BABALARIN KENDİLERİNE SORMALARI GEREKEN SUALLER O hâlde bugün bilhassa mütedeyyin anne-babalar, başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünmelidir İstikbâli veren kim? Gerçek istikbâl dünya çapında mı, âhirette mi?.. Acaba evlâtlarımızın güzel bir eğitim alıp şu fânî hayat çarşısında iyi bir noktaya gelmesini arzu ettiğimiz kadar, ebediyet yurdu âhirette de güzel bir makâma ermelerini arzu ediyor muyuz? Evlâtlarımız gerçekten bizim evlâdımız olarak mı yetişiyor? Onların şahsiyet ve karakterini hangi çevreler biçimlendiriyor? Onların gönüllerinde, ideallerinde, hedeflerinde hangi modeller, hangi şahsiyetler var? Çocuklarımız mı televizyon, internet, bilgisayar ve cep mobil cihazlarını kullanıyor; yoksa bu cihazlar mı evlâtlarımıza kumanda ediyor?!. Tabiki her anne-baba, yavrusunu en güzel elbiseler içinde görmek ister. Lakin âhiret inancına sahip bir ebeveyn, evlâdını öbür âlemde Cennet ipeğinden atlas kaftanların mı, yoksa Cehennemʼin yalaz yalaz ateşinin mi saracağı kaygısiyle daha fazla meşgul olur. Bu yüzden yavrularına tesettür hassâsiyeti kazandırabilmek için, daha ufak yaşlarından itibâren onları Cenâb-ı Hakk’ın râzı olacağı ölçüler içinde giyinmeye alıştırır. Peki bizler, yavrularımızın toplum içine çıkarken, fânîler tarafından garipsenmemesi için giyim-kuşamlarına gösterdiğimiz îtinâ ve dikkati, acaba ilâhî huzûra çıkacağı gündeki vaziyetleri için de sergileyebiliyor muyuz? Evlâtlarımızın zâhirî görünüşünü güzelleştirmek için gösterdiğimiz gayretler mi, yoksa gönül dünyalarının Kur’ân ve Sünnet ikliminde yeşermesi için sergilediğimiz gayret ve fedakârlıklar mı daha ön plânda? ALLAH’IN SEVDİĞİ KULLARIN ÖZELİĞİHâlbuki Cenâb-ı Hakk’ın kullarında değer verdiği asıl husûsiyet, âyet-i kerîmede şöyle bildiriliyor “Muhakkak ki Allah katında en keremliniz değerli olanınız, en çok takvâ sahibi olanınızdır” el-Hucurât, 13 Hadîs-i şerîfte de şöyle buyruluyor“Hiç kuşkusuz ki Allah Teâlâ, sizin bedenlerinize ve sûretlerinize bakmaz; lakin kalplerinize nazar eder.” Müslim, Birr, 33Yani ebediyet yolculuğumuzda bize ve evlâtlarımıza fayda sağlayacak olan, ne bedenî güç-kuvvettir ne de zâhirî güzelliktir; lakin îman, takvâ ve sâlih yarın ıssız bir kabirde ağır bir nedâmetle yapayalnız kalmamak ve evlâtlarımızın duâ ve istiğfârına nâil olabilmek için, bugün fırsat elde iken yavrularımızı Kur’ân’ın feyz ve rûhâniyetiyle yetiştirmeye gayret etmeliyiz. Evlâtlarımızın terbiyesiyle yakın zamandan alâkadar olmalı, onların tertemiz yüreklerine Allah ve Peygamber sevgisini, Kur’ân ve Sünnet kültürünü aşılamalıyız. Mârifetin iltifâta tâbî olduğu gerçeğinden hareketle, yavrularımızda mânevî güzelliklerin neşv ü nemâ bulması için, onları armağan ve iltifatlarla teşvik etmeliyiz. İmam Mâlik Hazretleri der kiBen her hadis ezberlediğimde, babam bir armağan verirdi. Öyle bir zaman geldi ki, babam armağan vermese bile, hadis ezberlemek, bende bir lezzet hâline geldi.”Unutmayalım ki, evlâtlarımızın gönül toprağına hangi tohumları ekersek, onların mahsulünü biçeriz. Yani ne verebilirsek, onu bekleyebiliriz. Dipnotlar [1] Bkz. Müslim, Cenâiz, 58. [2] Bkz. Ebû Dâvûd, Cenâiz, 39/3166; Tirmizî, Cenâiz, 40. [3] Kırat Değerli taşların tartılmasında tercih edilen iki desigramlık ölçü. Dirhemin on altıda biri. [4] Ebû Dâvûd, Cenâiz, 54-56/3199. [5] Hadîs-i şerîfin tam metni için bkz. sf. 123. [6] Bkz. Müslim, Cenâiz, 102. Yeni vefat edenlere okunacak dualar Ölüye dua örneği Ölen kişinin ardından okunacak dualar Ölmüşlerimize okunacak dualar Ölünün arkasından okunacak en güzel dua Kabir rahatlığı için Dua Ölüye dua nasıl gönderilir? Ölülerle konuşmak için dua Yeni vefat edenlere okunacak dualar Kabir rahatlığı için Dua Ölen kişinin kabir azabı çekmemesi için okunacak dua Ölüye dua örneği Ölünün arkasından okunacak en güzel dua Ölen kişinin ardından okunacak dualar Perşembe günü ölülere okunacak dualar Ölünün arkasından okunacak dua ve tesbihler

ölünün arkasından kaç yasin okunur