⛸️ Medyanın Olumlu Ve Olumsuz Yönleri
KullanılanAraç ve Gereçler . Kazanımlar: Eğlence amacı ile seçilen medya iletilerinin içerik ve biçim özelliklerini çözümler. Farklı izleyici kitlelerine yönelik eğlence medyası üretir. Bilgiye ulaşmak için farklı medya araçlarını ve arama stratejilerini kullanır. Medyanın bilgi kaynağı olarak gücünü kavrar.
OLUMSUZ YÖNLERİYLE MEDYAMASS MEDİA WİTH NEGATIVE ASPECTSYrd.Doç. Armağan GÖKÇEARSLANGazi ÜniversitesiMesleki Eğitim FakültesiUygulamalı Sanatlar EğitimiGrafik Öğretmenliği Anasanat Dalıarmagangokce@hotmail.comÖzetBir popüler kültür öğesi olan medya, olumlu ve olumsuz
Sosyalmedya olumsuz ve kötü niyetliler için de kullanılan bir alan olmuştur. Ekonomik alanda sömürülme, yasa dışı davranışa zorlanma gibi durumlar, hukuki sorunlara neden olmaktadır. 8
Sosyal medyanın olumsuz etkilerinin hem fiziksel hem de zihinsel olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir. Dünyaya ve kendinize dair algınızı değiştirebilirler. Sosyal medyanın bazı olumlu etkileri olsa da ve kesinlikle olumlu sosyal medya hikayeleri olsa da, dezavantaj sütununda da çok şey var.
Türkçe sosyal medyanın olumlu olumsuz yönleri › İngilizce: positive and negative aspects of social media Türkçe - İngilizce çeviri (v1.4 yeni) Türkçe
Sosyalmedyanın olumlu ve olumsuz yönleri hakkında kısaca bilgi verelim. Sosyal medyanın yararları; bilgiye anında ulaşma, haberleşme imkânları sağlama veya hayatımız kolaylaştırma gibi gözüküyor. Sosyal medyanın zararları olarak da insanları internet bağımlısı yapma, iletişim kopukluğu, sağlık sorunları, kişisel
8. Kilo alımı, hareketsizlik: Sosyal medya başında geçirilen zamanın fazlalığı, kişiyi hareketsiz kılar. Bunun sonucu kilo alımı, sağlıksız bir yaşantı için zemin oluşturur. 9. Konuşamayan ama yazan gençlik: Sosyal medya kullanımı birçok gençte, sohbet etme yerine yazışmayı tercih etmelerine neden olmaktadır.
etmekteve hemen hemen her úeyi olumlu/olumsuz olarak etkilemekte ve çoğunlukla da değitirebilmektedir. İúte biz de bu çalımamızda sosyal medyanın birey ve toplum hayatının önemli birer parçası olan bazı kavram ve kurumlarla etkileúimini ele almaya çalıtık.
Sosyal medyanın olumsuz etkilerinin hem fiziksel hem de zihinsel olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir. Dünyaya ve kendinize dair algınızı değiştirebilirler. Sosyal medyanın bazı olumlu etkileri olsa da olumusuz etkileride bir okadar fazladır. Sosyal medyanın olumsuz etkilerinin neler olduğunu öğrnemek için makelemin
AiYz5X. Sosyal medya, internet üzerinden dünyanın farklı uçlardaki insanları bir araya getirerek etkileşim yapmalarını sağlıyor. Paylaşımlar sayesinde de başka insanlarla etkileşim yaparak yeni insanlarla bağlantı kurmayı sağlıyor. Durum böyle olunca sosyal medya artık hayatımızın ayrılmaz parçası olarak bizimle beraber her yere gelebiliyor. SOSYAL MEDYANIN FAYDALARI NELERDİR? Sosyal medyanın yararları ve zararları konusu hala tartışılıyor. Çoğu bilim insanına göre sosyal medya insanların kendini daha özgür hissettiği, çeşitli aktiviteleri takip edip sosyalleştiği, araştırma becerisini geliştirerek bilgi sahibi olduğu gibi kişi üzerinde faydalı etkenler bırakabildiği söylenmektedir. İşte o bazı maddeler… Gündemden haberdar olmak Arkadaşlarla ilişkimizi kuvvetlendirmek Bilgi sahibi olmak Teknolojiyi yakından takip etmek İnsanlara kendinizi daha iyi ifade edebilmek SOSYAL MEDYANIN ZARARLARI NELERDİR? Sosyal medya bilinçli kullanıldığı takdirde zararı olmadı düşünülüyor. Sosyal medya amacı dışında kullanılması ve çok vakit geçirilmesi insan sağlığı üzerinde olumsuz etki bıraktığı da uzmanlar tarafından söylenmektedir. Mantıklı düşünme ve akıl yürütme yönünden insanı zayıflatıyor Sosyal ilişkilere zarar veriyor Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık artıyor Depresyon gibi eğilimlere yol açıyor İş hayatındaki performansı etkiliyor İnsanlar arasındaki rekabeti arttırıyor Bağımlılık yapıyor Asosyal bir yaşantı başlıyor Sosyal medyanın en büyük tehlikelerinden biri yarış halidir. İnsanlar sürekli kendilerini birilerine beğendirmek için ya fotoğraf ya da bir söz paylaşarak beğeni ve takipçi kazanmak istiyorlar. Bu da insanlar arasında sosyal medyada rekabete yol açıyor. Bireyler fenomen olabilmek için akıl dışı işler yapmaya çalışarak bazen sağlıklarına zarar verebilmekteler. Eğer fenomen olma yolunda başarısız olunursa da psikolojik olarak bunalım, depresyon gibi eğilimler bireylerde gözlemlenmekte. Sonuç olarak sosyal medya amacı dahilinde, bilinçli bir şekilde kullanılması tavsiye edilmekte. 18 yaş altındaki çocukların sosyal medya bağımlığı olmaması için aile bireylerin bu konuda tedbirler alması gerekir. Yine çocuklara fenomen olma hayali yerine onları daha yaratıcı fikirler sunarak eğilimlerini yönlendirebilirsiniz. Sosyal medyanın bağımlılık yapması ile beraber insanlarda asosyal yaşam tarzı başlar. Bunun önüne geçebilmek adına gerek çocuklar, gerek yetişkinler için önlemler alınmalıdır. Asosyal yaşam tarzı insanları körelterek; üretmekten, aile ve akraba ilişkilerinden, insanlar arası yüz yüze etkileşimden, iş hayatındaki performanslardan alıkoyar.
Sosyal medyada en son örneğini Güneş’ten sonra bize en yakın yıldızın resmini disk şeklinde “sucuk dilimi” olarak paylaşılmasında gördük ve buna artık “dur” diyelim. Temel bilimlere göre Güneş dışında yıldızlar uzaklıkları sebebiyle sadece “nokta” kaynak olarak görülmeleri mümkündür… Bilgi yok ise sıkıntı çok anlamına gelir sosyal medyada; milyonlarca takipçi ne yazık ki sahte bilimin etkisi altında bulunuyor. Cep telefonları, sosyal medya platformları ATM makinesi gibi 7/24 elden düşmüyor, dakika ara geçmiyor ki bakılması tekrarlanmasın. Hava ve su gibi bu hal 7’den 77’ye tüm hayatları ve dünyayı sardı. En kıymetli zamanlar sahte bilime ayrılır oldu, insanlık hafızası sosyal medya kirliliği altında kaldı. Bilgi olmayınca, düşünce kalmayınca sorgulama da yapılmayınca sosyal medyanın esiri olmamak ne kadar mümkün? Nerede kaldı bağımsızlığımız? CERN deneyleri araştırmacıları birbirleri arasında haberleşmek üzere internet doğmuştu, insanlık bundan hizmet gördü, yaşamı kolaylaştırdı, kağıt kullanımını bitirdi ve nihayetinde sanal bir dünyayı oluşturdu ve bizler de artık içindeyiz… O kadar ki mevcut hızımızı ve kapsama alanımızı çok arttıracak uzay internet ağı artık tepemizde… Bundan geri dönüş yok, kurtuluş ta yok, bununla geleceğe yürüyeceğiz… Bardağın dolu tarafı böyle… Öyleyse bardağın boş tarafı olan sosyal medyanın kirleticiliğine çare nedir? Sosyal medyada her geleni kendi değerlendirmemizden geçirmeden paylaşmayalım. Eğer paylaşılanlar gönderene ait değilse kaynak göstermek zorundadır. Öyleyse, kaynak adresi verilmeyen hiç bir sosyal medya paylaşımına bakmamak ciddiye almamak ilk elden çözüm olabileceğini ifade edelim. İkinci ve kalıcı çare ise eğitim, yani sosyal medyanın sahte bilim paylaşımlarına bilimsel yaklaşımı öğrenmek, öğretmek bu işi çözecektir. Temel bilim alanımızdan bunun bir kaç örneğini vererek sosyal medya bağımlılığına olan reçetemizi tamamlayalım. Bunlardan ilki, sosyal medyada yer alan “uzayda müslüman oldu” paylaşımında “…Ay’da sürekli Allahu Ekber nidalarına şahit olduklarını ekledi…” ifadesi sahte bilimdir. Buna bilimsel yaklaşım sesin boşlukta yayılamayacağıdır. Bir diğeri, Kanada Montreal’de çekilmiş Ay yüzeyini detaylı gösteren bir videoda 3 adet hareketli cisim ve gölgeleri yer almaktadır. Yakın uzayımızda on binlerce uydu insanoğlunun haberleşme gereksinimini sağlamak üzere dolanmaktadırlar. Geceleri yüzümüzü gökyüzüne çevirsek dakikalar içerisinde uydulardan bir kaçını çıplak gözle görüp heyecanlanırız… Bir de Ay’ın bize yaklaşık 350 bin kilometre mesafede olduğunu hatırlatarak, bu bilgilendirmelerden videoda görülen cisimlerin birer uydu olduklarını ve dünyadan ne kadar uzaklıkta görev yaptıklarını öğrenmiş oluruz. Gölgeye gelirsek, Güneş tutulmasındaki gibi uydulara Güneş ışığı vurduğunda gölgeleri de Ay yüzeyine kadar uzanmıştır. Doğrudan çekim videolarının çözünürlüğü düşük ve ne zaman olacağı bilinmeyen bu gerçek olayın görüntülenmesi pek mümkün değildir. Dolayısıyla, Ay yüzeyini bu kadar ayrıntılı gösterdiğine göre, ancak teleskopla uzun saniye pozlar verilerek arka arkaya alınmış fotoğrafların birleştirilmesi ile video görüntüsü oluşturulmuş olmalıdır. Sonuç olarak, bu bilgilendirme sosyal medya takipçilerine bilimsel yaklaşımla paylaşılanları değerlendirmeye teşvik etsin diyelim. Bir başka habere göre “Tokat’ta öğle saatlerinde güneşin etrafında oluşan dev halka şaşkınlığa neden oldu.” Bunun açıklaması Güneş halosu oluşmuş şeklindedir. Genelde kışın soğuk havalarda meydana gelir, soğuk atmosferdeki buz kristallerinden yansıyan Güneş ışığının halkalarıdır bu görünenler… Aynı şekilde Ay ışığı yansıdığında Ay halosu da oluşur. Son bir örnek te söyle olsun, “…Aydın’ın Nazilli ilçesinde bir genç, sabaha karşı UFO olduğunu iddia ettiği ve havada gördüğü ışık huzmesini cep telefonu ile kayda aldı…” şeklindeki sosyal medya paylaşımı gazetelere de düşmüş ve yaygın etki yapmış. Olayın aslı çok basit sokak lambası! “Mars’ta yıkılmış bir tapınağın girişi bulundu! NASA 9. gezegen Nibiru’yu buldu ancak gerçekleri saklıyor! Zamanına göre üstün bir teknolojiyle yapılmış 2400 yıllık nükleer savaş sığınağı keşfedildi, 1973 yılında Van’da bulunan ve saklanan heykelin gizemi,… ve şimdilerde en güncel haber olan dünya neden daha hızlı dönüyor?” şeklindeki ve daha nice sosyal medya başlıklarını artık temel bilim yaklaşımı ile okuyucularımızın değerlendirmesine bırakalım.
Pandemi süreciyle birlikte evde daha fazla zaman geçirirken alışkanlıklarımızda da bir dizi değişim yaşandı. Artık daha fazla sosyal medya kullanıyor, daha fazla ekrana maruz kalıyoruz. Sosyalleşme ihtiyacımızı farklı kanallardan gidermeye çalışıyoruz. Gerçek yaşamdan uzaklaştıkça sanal dünyada daha çok varoluş sergiliyoruz. Hal böyle olunca sosyal medyanın olumsuz etkileri artarak çoğalmaya başladı. Uzmanlar kısıtlama sürecinden olumsuz etkilenen kişilerde sanal dünyanın verdiği psikolojik yansımalarına dikkat çekiyor. Artık hayatımızda, tedaviye muhtaç yepyeni bir bağımlılık faktörü yer alıyor Sosyal medya…Peki sosyal medya ve sanal dünyanın hiç mi olumlu yönleri yok. Elbette var ancak yaşamsal dengeyi koruyabilmek adına sosyal medya kanallarını doğru kullanmak şart. İşte Kişisel Gelişim Uzmanı Turhan Güldaş, sosyal medya ve internet kanallarının olumlu taraflarına yönelmek gerektiğini anlatarak bağımlı olmadan nasıl kullanılması gerektiğini anlattı. Her teknolojik gelişmenin iyi ve kötü yanları olabildiğine vurgu yapan Turhan Güldaş, “Mühim olan iyi yanlarını hayatımıza entegre etmemiz. O zaman gelişimsel teknoloji kanalları bizi daha ileriye götürür. Teknolojiyi faydaya çevirmek gerek. Yoksa internette zaman geçirerek, sosyal medya bağımlısı olarak, manipülasyonun etkisi altında kalarak analiz etme yeteneğimizi, irdeleme ve araştırma yetimizi köreltebiliriz” dedi*Gerçeklikten uzaklaşmayın Sanal dünyanın etkileşimi insanları gittikçe gerçeklikten uzaklaştırıyor. Sosyal medyada gerçek olmayan hayatlar yaratılıyor. Hayatımızın en güzel kısımlarını seçip sergilediğimiz bir platforma dönüştü. Bu da kişide gelgitlere yol açıyor, kişilik bozuklukları yaratıyor. Bireyleri yalnızlaştırıyor zira sanal bir hayat, sanal bir dünya. Dostluklar ve arkadaşlıklar da haliyle sanal. Gerçek değil. İnsanlar nasıl bir hayat yaşamak istiyorlarsa önce kurguluyorlar sonra da sosyal platformlarda yansıtıyorlar. Güzellikler filtrelerle sunuluyor, bakış açıları ayarlanıyor… Çoğu paylaşımlar, kişilerin varmış gibi gösterdikleri üzerine. Bu ve benzeri durumlar, kişilerin özgüven eksikliğinin sonucu. Doğallıktan uzaklaşmadan sanal dünyayı, yakınlarımızdan veya dostlarımızdan haber almak amacıyla kullanmak gerek. Başka hayatları gözetleme, öykünme hisleriyle yaklaştığınız sanal dünya, sizi eninde sonunda mutsuz edecektir.*Sanal dünyada var olanlara sahip olmayı beklemeyin Sosyal medya insanların yaşayamadıklarını yaşadıkları ve gösterdikleri, var gibi gösterme platformu haline geldi. Sosyal medyanın bu şekilde kullanılması kişilik bozukluğuna yol açıyor. Çünkü o yarattıkları dünyaya, bir süre sonra kendileri de inanmaya başlıyorlar. Sonradan gerçek hayatta olmadığı zaman depresyona girebiliyorlar. Sanal platformların gerçek olmasını beklememek gerek. Bunun farkında olalım ve bu bilinçle kullanalım. *Sizi bağımlısı yapmasına izin vermeyin İnsanların en önemli 3 duygusu var. Takdir edilme ihtiyacı, kabul edilme ihtiyacı ve beğenilme ihtiyacı. Bu üçlü, her insanın içerisinde az veya çok var. İnsanın en zayıf yönlerini oluşturuyor. Sosyal medya ile insanlar bu eksik yönlerini tatmin ediyorlar. Resim paylaşıyor, beğeni alıyorlar, beğenilme ihtiyacını karşılıyorlar… Paylaşım yapıyorlar, takdir ediliyorlar, takdir edilme ihtiyacını karşılıyorlar… İşte bu eksik yönler sonucunda bağımlılık ortaya çıkıyor. Bu duyguları tatmin ediyor. İnsanların bilinçaltında önemli noktalara dokunduğu için bağımlısı haline geldiler. Emin olun bu bir bağımlılık. Sigara, alkol veya madde bağımlılığı gibi. Uyanır uyanmaz ilk işiniz sosyal medya hesaplarınıza bakmaksa burada bir sorun var demektir. Günde 3-4 saatimizi orada geçirmeyelim. Aksi takdirde gerçek yaşamla bağlarınız zayıflayacaktır. OLUMLU YÖNDEN KULLANIN*Bilgiye ulaşmak ve kendinizi geliştirmek için kullanın Günümüzde belli başlı alışkanlıklar da değişti. Örneğin kitap okuma veya kütüphaneye gitmek gibi. O halde sosyal medya ve interneti, bilgiye ulaşmak için kullanalım. İnsan kendini geliştirmek istiyorsa aynı konu hakkında binlerce video var. Yabancı dil mi öğrenmek istiyorsunuz ya da kişisel gelişime mi meraklısınız, o halde internette araştırıp ehil kişilerin videolarını izlersiniz, verdikleri eğitimleri, tavsiye ettikleri yöntemleri uygulayabilirsiniz. Her konuda çok fazla kaynak var. Yemek yapmak, spor, bir eşyayı tamir etmek vb. aklınıza ne gelirse… Mühim olan sosyal medyayı sosyal fayda etkeniyle kullanmak. Yani bir öğrenci boş zamanlarında sadece sosyal medya paylaşımlarına bakmasa yabancı dille ilgili bir video izlese, kendini sürekli geliştirebilir. Derslerine paralel araştırmalar yapabilir. Bir meslek sahibi kendi mesleğini daha iyi icra edebilmek için dünyadaki gelişmeleri takip edebilir. Bir sporcu diğer sporcuların neler yaptığını, kendisini nasıl geliştirdiğini, nasıl ideale ulaştığını internet sayesinde öğrenebilir. Ve global olarak düşünmeyi, global olarak bilgiyi paylaşmayı sağlayan bir faktör olarak kullanabilir, kullanmalıdır.*Kitap okumayı es geçmeyin Elbette interneti bilgiye ulaşmak için kullanmalıyız. Ancak kitap okumayı da unutmadan… Kitabı unuttuk, okuyup kişisel gelişimimize emek vermeyi es geçtik. Sanal ortamda her şey var, kopyala yapıştır bir dünya düzenine doğru sürükleniyoruz. Dikkat. Kitap okumak, farklı bir etkinliktir; gözlerin bir şeyi görmesi, sayfalarda notlar almak, ilerleyen zamanlarda kitabı tekrar gözden geçirmek, alıntılar yapmak vb. farklı bir öğrenme potansiyeli yaratır. Yani hafızanın çalışması, bilgileri depolamak, önermeleri irdelemek açısından okumak çok önemli bir yöntemdir. İnternetten okumak ise bambaşka bir şeydir. İnternette genellikle çok daha fazla etki altında kalarak, manipüle edilerek oluşturulmuş bilgilerin bombardımanı altında kalıyoruz. Yani kişinin kendi kendine, kendi inisiyatifiyle analiz etme yeteneğini ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla da klasik yöntemlerden uzaklaşmamak lazım. Ancak kitaplar e-kitap olarak da okunabilir. İnternetin faydalarından biri de kitapları e-kitap olarak herhangi bir tablet ile yüzlerce binlerce kitabı saklayabiliriz. Bu da bizim için elektronik kütüphane özgürlüğüyle pozitif bir yöntemdir.*Sosyal medyayı paylaşım aracı olarak görün İnsanların hayatlarında manevi yönden yükünü kaldıramayacakları olaylar da oluyor. Örneğin hastalıklar, ölüm vb. Bunları paylaşmak, duyguları anlatmak, acıları dindirmek, destek görmek anlamında olumlu taraflarını da düşünmek gerek.*Hasret kaldığınız dostlarınızla mesafeleri yok edin Sosyal medya sayesinde uzaklıklar kayboldu. Dostlarımızın yaşadıklarını izleyebiliyor, hikayelerini paylaşıyoruz. Takipteyiz. Diğer taraftan da internet aracılığıyla görüşüp sohbet edebiliyoruz. Ekran karşısında olsa da yüz yüze sohbet eder gibiyiz. Pandemi sürecinde görüşemediğimiz dostlarımızla aramızdaki mesafeleri internet sayesinde kapattık.*Gerçeklik ile sanallık arasındaki dengeyi iyi kurun Her yerde olması gerektiği gibi kendiniz olun ve sosyal medyada da kendiniz gibi davranın. Denge önemli. Sanal platforma günde 3 saat ayırdığımız zaman, bu zaman ilişkilerinizden, işinizden hatta çocuklarınızdan uzak kaldığınız zamandır. Ve bu büyük bir kayıptır. Dengeyi iyi kurun ve gerçek yaşamı es geçmeyin.
Oyuncu Metin Zakoğlu, Nâzım Hikmet’in aşklarını konu alan “Sevdalı Bulut” isimli oyun ile seyirciyle buluşuyor. Zakoğlu, “Ülkedeki değişim rüzgârını seyircilerden anlıyorum. Yakında iyi bir değişim olacak ülkede” diyor. Fotoğraf BirGün Abone Ol Işıl ÇALIŞKAN “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, ”Bir Delinin Hatıra Defteri”, “Edepsiz Komedi” gibi gösterileriyle seyirciyle buluşan oyuncu Metin Zakoğlu şimdilerde Nâzım Hikmet’in hayatını konu alan “Sevdalı Bulut” ile sahnede. Nâzım Hikmet’in şiirlerinden, anılarından, aşk mektuplarından, Orhan Kemal ile yazışmalarından, sürgün döneminden kesitler içeren oyuna Nâzım’ın sözleri üzerine bestelenmiş türküler eşlik ediyor. Metin Zakoğlu’nu bilen “evde tiyatro”suyla bilir. Yıllardır seyircisini evinde ağırlayan Zakoğlu, tiyatroya getirdiği yenilikçi tavrı ile farklı gösterilerle izleyiciyle buluşmayı sürdürüyor. Biz de fırsattan istifade edip Zakoğlu ile bir araya gelip oyunculuk serüvenini konuştuk. “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Bir Delinin Hatıra Defteri” gibi oyunlarınızla seyirciyle evde buluşuyorsunuz. Evde tiyatro yapmanın avantaj ve dezavantajları neler? Avantajı çok fazla bir defa. Yaşadığım ev olduğu için maddi anlamda çok rahatım. Bunun için artı bir para ödemiyorum. Seyirciler de kendi evlerinin rahatlığında bir oyun izliyorlar. Bir evin L koltuklarında şık bir ortamda ve çok sınırlı sayıda insanla beni izliyorlar. Koronavirüs dönemi için de çok avantajlı oldu. Ben ilk evde tiyatro yaptığımda çok eleştiri gelmişti "Evde tiyatro mu olur?" diye. Pandemide herkes evde tiyatro yaptı. Dezavantajı ise seyirci ile ilişki o kadar yakın ki, olumlu duygusunu hissettiğiniz gibi olumsuz duyguyu da hissediyorsunuz. Bazen muhalif, hicivsel esprilerimle ilgili benimle aynı fikirde olmayan insanlar da oluyor. Ve o biraz seni demoralize edebiliyor. Klasik tiyatroda önünde dördüncü duvar oluyor. Büyük salonda olsa mimiğine kadar görmezsin. 10 yıldır “Edepsiz Komedi” isimli gösteri ile de seyirci karşısına çıkıyorsunuz. Komedinin edepsizi nasıl oluyor? “Edepsiz Komedi” dememin sebebi bel altı hikâyelerin olması. Bir kabare aslında. Tabii ki politik hicivler oluyor. Seyirciyi koltuğundan sadece güldürerek gönderen değil aynı zamanda sarsan bir komedi. Sistemin yanlış olduğunu eleştirdiğimde de sarsıyorum. "Ben nereye oy vermişim adam haklı" ya da "Ben doğruyum o haksız" düşüncesiyle karşılaşıyor. Bu da bir edepsizlik. Bizde komedyenler sistemin çarkında yürüyorlar. Daha büyük kitlelere hitap etmek için. Açık hava tiyatrosunu doldurmaya çalışıyorlar. Orada 4 bin kişiye oynamak için de herkese hitap ediyor. Ben 30 kişiye oynuyorum evde. Dolayısıyla kendi çizgimi koruyarak ve omurgalı bir şekilde cesaretle sözlerimi söylüyorum. Bunun adına da edepsizlik diyorum. Hani derler ya "Edepsizlik yapma, büyüklerine karşı gelme" diye, ben edepsizlik yapıyorum. Ekşi Sözlük’e gir. Yarısı beni aşağı taşır yarısı yukarı taşır. Özellikle sosyal medyada linç kültürü adı altında komedyenler çok sayıda eleştiriye maruz kalıyorlar. Kendinizi tüm bunlardan nasıl koruyorsunuz? Kendi yolumda ilerliyorum ben. Hiç kimseyi beğenmemek diye bir şey olabilir mi? Hiç kimseyi beğenmiyorlar. Ülkede her şey parayla satın alınmış gibi. Her şeyin bir trolü var. Sanatçının kendine ait eleştirmeni var bu ülkede. Paran varsa, gücün varsa herkes sana biat edebiliyor. Paranı verdiğin zaman her şeyi satın alabiliyorsun. Daha çok para harcayan daha çok gündem oluyor. Ama tarih onların hiçbirini hatırlamayacak. Onlar tarihin çöplüğünde yok olacaklar. SİLAH ÇEKENLER OLDU Politik hiciv de yapıyorsunuz. Son dönemde ülkede sanatçılara yönelik baskılar ekstra artmış durumda. Kendinize otosansür uyguladığınız oluyor mu? Hiç olmaz. Hatta otosansür uygulayayım diye yakınlarım bile bana baskı yapardı. Çocuğunu düşün ailemizi düşün. Geçen hafta Bodrum’da adamın biri öldürüyordu beni. Yaptığım bir espri yüzünden şişeyi kaptı sahneye fırladı. Bütün seyircilerin önünde oldu. Esprim ters geldi ona. Oysa ki onunla alakalı bir şey değildi. Hâlâ üzüntümü üzerimden atamadım. Seni izleyenlerin arasında böyle bir şey yaşayınca susmak zorunda kalıyorsun iş büyümesin diye. Susmak beni çok rahatsız etti. Saldıranlar, silah çekenler oldu. Bunlarla hayatım boyunca çok karşılaştım. Bütün bunlara rağmen ertesi gün o seyirciye yaptığım espriyi yine yaptım. Sahnede çok cesur biriyim. Gündelik hayatta da çekingen biriyimdir. Komedyenlerin de cesur olması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde insanlar en çok neye gülüyor? Düşünen insanı, eğitimli insanı sevmiyor bugünkü politik düzen. Elektriğe zammın Allah’tan geldiğini söylüyor bu ülkenin Diyanet Başkanı. Düşünebiliyor musun? Bunu diyen adama inanan halkın hangi kültürle beslenmesini bekleriz biz? Benim seyircim bunlardan bağımsız olan kesim. Ben beraber büyüyebileceğim insanları yarattım yıllarca emek harcayarak. Dün yaklaşık 500 kişiye oynadım Göztepe Özgürlük Parkı’nda. Çok karma bir düşünce vardı. Bütün herkes kayıtsız şartsız ayakta alkışladı. Ülkedeki değişim rüzgârını seyircilerden anlıyorum. Yakında iyi bir değişim olacak ülkede. Olduktan sonra belki 3-5 yıl bocalasak da güzel günler göreceğiz. NÂZIM’IN BİLİNMEYENLERİ Nâzım Hikmet’in Sevdalı Bulut’unun 3 Haziran’da prömiyerini yaptınız. Hangi yönlerini ele aldınız? Sevdalı Bulut, Nâzım Hikmet’in çocuklar için yazdığı bir hikâyedir. Ben o hikâyenin içinden sadece bir bölümü aldım. Genco Erkal da yıllarca Sevdalı Bulut adıyla bunu çok güzel sunmuştu. Ben Nâzım Hikmet’in bilinmeyen yönlerini anlatıyorum seyirciye. Tabii onun olağanüstü sosyalist tarafını koruyarak sevdiği kadınlarla ilişkisini anlatıyorum. Münevver ile evliyken pat diye Vera’ya âşık oluyor. Piraye’ye âşık hapislerde onu ziyaret eden Münevver’e âşık oluyor. Hep böyle böyle ilişkileri ayrılıklarla bitiyor. Fakat çok enteresan öyle büyük bir ozan, bunlardan öyle bir besleniyor ki ayrıldığı kadınlar bile ona kızamıyor ve aşklarını sürdürüyor. Bir tek Münevver’de bir gerginlik var. Ben de kendime biraz benzetiyorum onu. Bir şair çok sık âşık olabilir. Bilinmeyen hangi yönleri öne çıkıyor? Mesela Nâzım Hikmet’in 11 yaşında Mevlana’ya yazdığı şiiri çoğu insan bilmez. O şiiri okuyorum. Ve tabii ki bestelerini, şarkılarını okuyorum. Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar diyerek de bitiriyorum. Nâzım Hikmet’i ele alırken hassasiyetleriniz nelerdi? Onun komünistliğini korumak en büyük hassasiyetimdi. Bu dünyada yaymak istediği insan eşitliğini, adaleti, kardeşlik birliğini korumak hepimizin namus borcu olmalı. O konuda dört dörtlük bir insan. Çok büyük bir mücadelesi var. Ve tabii şiire getirdiği devrim. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
medyanın olumlu ve olumsuz yönleri